19 Mayıs 2013 Pazar

İNGİLTERE BİRA TESİS ZİYARETİ – BİRA TADIM SEYAHATİ 4 ( BREWDOG )



Londra’daki üçüncü ziyaretimiz bu sefer bir tesise veya fabrikaya değil, İskoçların yaramaz çocuğu Brewdog’un şehirde yeni açılan zincir pub’larından birine idi. Eğer ansiklopedik bir tanım yapacak olsaydık “Brewdog, bundan 5 yıl önce seri üretim şarışın lager biralara bir tepki olarak kuruldu” demek hiç de yanlış olmazdı. Öyle ki önümüze her yerde sunulan bu biralara karşı bu denli sert tutumlarını ticari web sitelerinde dahi çekinmeden yayınlıyorlar.

           (bkz. Stella Artois’in celladı Punk IPA)



 Bu yüreklilik ve cesaret mükemmel lezzetteki biralarla birleşince İngiltere’de bir ilk gerçekleşerek, borsaya kote olmayan bir firma olmasına rağmen sadık fanlarının sağladığı finansal destekle kısa bir süre önce yepyeni ve daha büyük fabrikalarına taşındılar.

Brewdog, Amerika’dan sonra dünyada hızla yayılan Craft Bira devrimini şüphesiz en protest şekilde işleyen firma. Bu kapsamda işledikleri temanın “Punk Rock” odaklı olması onları çok daha asi kılıyor. Sarışın sıkıcı biralara karşı sergiledikleri bu agresif tutum ile peşlerinde ciddi oranda bu biralardan sıkılmış “isyankar” bir genç kitleyi sürüklemelerinin yanında, bardan içeri girdiğinizde biralarını içen topluluğun büyük çoğunluğunun 25 yaş üstü, ne istediğini bilen ve gelir düzeyinin yüksek kişilerden oluştuğunu görüyorsunuz. En ucuz birasının standart bir biradan iki kat pahalı, ancak yapımında cömertçe kullanılan malzemeler ve buna bağlı olarak oluşan karakteristik lezzetleri göz önüne alındığında bu bir hiç. Ayrıca, içtiğiniz biranın içindeki şerbetçiotu ve maltın türünü bilmeniz damak tadınızın gelişmesi adına adeta sunulmuş bir fırsat. Bu tıpkı sıradan bir içici gibi düz ve genel bir yoldan kırmızı şarap istemekle, “Merlot” veya “Öküzgözü” türünde bir kırmızı şarap istemek arasındaki farka benziyor. İşte bu yüzden Brewdog, diğer craft biralar gibi ne aradığını bilenleri kendisine çekiyor.

Eğer Craft Bira biranın sanatıysa ve odak noktası kalite ve yenilikse, henüz uzun bir geçmişe sahip olmamasına rağmen ilk sıralarda şüphesiz Brewdog yer alacaktır. Bir bira firması okyanusun altında birasını mayalamayı deniyor ve bira yapında sınırları zorlayarak sıradan olmaktan öte farklı lezzetler yaratmaya çalışıyorsa bu firma Craft Biranın artisanal karakterini fazlasıyla yerine getiriyor demektir. İçeriğinde distile edilmiş deniz tuzu, akdiken meyvesi ve rom bulunan IPA türünde ve %7,1 alkol oranına sahip Sunk Punk birasından bahsediyorum. Bu özel birayı içmek ne yazık ki bize nasip olmadı.


Brewdog, aynı zamanda dünyanın en yüksek alkollü birasını üreten firma ünvanını da elinde bulunduruyor. Tahnit edilmiş sincap içindeki sunumuyla ayrı bir tartışma konusu olan “End of the History” adlı birası, Almanların Schorschbrau isimli bira üreticisiyle girdiği dünyanın en yüksek alkollü birasını üretme yarışındaki sonuncusu. İsmi de agresif kişiliklerine ve meydan okuyan tarzlarına yakışacak cinsten, “Tarihin Sonu”. Almanlardan buna ne şekilde karşılık gelecektir bilinmez ama bu biraların yaklaşık 750TL’ye alıcı bulduğunu söyleyebilirim. İçerdiği %55’lik alkol oranıyla bu biranın bira gibi köpürmesi imkansız. Zaten deneyenler de bu biranın diğer biralarla değil, kaliteli viskilerle kıyaslanması gerektiğini belirtiyor.




Henüz amaçladığım konuya girebiliyorum ancak tüm bu sebepler dolayı Brewdog’ın Camden Town’daki yeni barı tadım ve kişisel eğitimimiz için 3. ziyaret noktamız oldu. Brewdog, web sitesinde biralarında kullandığı şerbetçiotu ve malt türlerini tek tek belirtiyor. Direk firma tarafından sağlanan bilgiler olduğu için eğitim adına harika bir fırsat. Biraya sadece bira deyip geçenlere de harika bir kapak! Biz de bu fırsatı değerlendirerek gitmeden önce içeceğimiz biraların tüm bileşenlerini  tek tek not ettik, bizim için ideal şerbetçiotunun Centennial mı Amarillo mu yoksa başka bir tür mü olduğunu, bu türlerin birada ne gibi etkiler yarattığını görecektik. Bilmeyenler için şöyle izah etmek isterim; şerbetçiotu biranın baharatı gibidir. Sadece Türkiye’de satılan sarışın lager biraları içmiş birinin bunu bilmediği için hayal etmesi zor olabilir ama “birbirinden farklı iki türdeki şerbetçiotunun biranın tadında yarattığı fark, bir yemeğe kimyon veya karabiber katarak yarattığınız fark gibidir” demek konuya açıklık getirecektir. Ya da farklı türdeki baharatları belirli oranlarda harmanlayarak kendi spesiyalinizin imzasını oluşturursunuz, aynı yemektir ama içinde sizin püf noktanız ve sizin imzanız vardır. İşte Brewdog biraları tam da bu türden ve her biri kendine özgü imzalarını taşıyor. Örneğin 5 A.M. Saint adlı “amber ale” türündeki biraları. Amber Ale türünde genellikle karamelimsi, fındıksı malt karakterine sahip oldukça dengeli (dengeliden kasıt şerbetçiotu-malt dengesi) biralar akla gelirken, Brewdog’un 5 A.M. Saint birası Nelson Sauvin, Amarillo, Simcoe, Cascade, Centennial, Ahtanum türündeki 6 farklı şerbetçiotuyla “Amber Ale” türünün altında kendi imzasını barındırıyor ve bu bira bizlere bira dünyasının ne kadar geniş olduğunu ve daha da genişleyebileceğini bir kere daha gösteriyor. Biranın detaylarına inmeden ratebeer.com puanının 100 üzerinden 97-100 olduğunu belirtmek isterim.

Brewdog’un barları oldukça sade bir görünüme sahip, fazla abartıya kaçmadan iş çıkışı veya hafta sonları arkadaşlarla takılıp iyi bira içmek ve sohbet edebilmek için bekleneni fazlasıyla veriyor. İddialı oldukları konu birayken ve bu kadar özel biraları varken mekan konusunda atraksiyona girip bu şekilde ön plana çıkmaya çalışmalarına da zaten hiç gerek yok. Menülerinde kendi biralarının dışında şişe olarak 100 civarında kaliteli dünya craft biraları yer alıyor. Her biri türler halinde alt alta sıralandığından ne içeceğiniz konusunda sürpriz yaşamıyorsunuz. Kendi fıçı biralarının servisi ise standartlardan biraz farklı, çünkü biraları sıra dışı! Örneğin %5-7 alkol oranına sahip biralarını standart porsiyonlarda alırken, alkol oranı arttıkça porsiyonlar küçülüyor. Mesela Tactical Nuclear Penguin gibi %32 alkol oranına sahip biraları shot bardaklarında servis ediliyor. Mekanı balyoz yemiş gibi terk etmemek için de en ideali bu olsa gerek.




Muhteşem biralarının tadım notlarını yine burada vermeyeceğim, tadım notlarını yayınlamak için o kadar fazla çeşit bira oluştu ki bir ara bütün işi gücü bırakıp bunları derleyip yayınlamayı deneyeceğim. Yine de kısaca belirtmek gerekirse tüm biralarını takdir etmekle birlikte beni en çok etkileyenleri; diğerlerine göre daha buruk ve kuru bir bitişe sahip olan Brewdog Dogma ile egzotik şerbetçiotu kokuları ön planda ve iyi birer aperatif olan olan 5 A.M Saint ve Punk IPA oldu. Şerbetçiotu bol biraları seven tüm “hophead” lere şiddetle tavsiye ederim.







2 yorum:

  1. Üstat Selamlar,
    Siteniz ve detaylı yazılarınız oldukça bilgilendirici. Keyifle okuyorum yazıları. Evde 4 farklı tip BrewDog'u olan ve henüz hiçbirini kıyıp içememiş biri olarak heyecanla okudum yazıyı. En yakın zamanda içip notlandırmak için hevesim arttı.

    Ben de bir bira manyağı olarak aşağıdaki sitelerde yazıyorum, Hem üretici hem içiciyim yani :)
    http://serjaymz.blogspot.com/
    http://biraatolyesi.blogspot.com/

    Son Alkol yasası gereği “Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz” maddesi doğrultusunda bizim sitelerimiz nasıl etkilenir sizce?

    Daha sık yazmanız dileğiyle..

    YanıtlaSil
  2. Ek bilgi: Brewdog markası, Robert Gordon Uni. mezunu iki Aberdeen'li gencin garajlarında bira yapmasıyla oluşmuşmuştur. Aberdeen halkının beğenisi ve desteği projeyi markalaştırmış ve bugüne getirmiştir.

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara