Londra’daki üçüncü ziyaretimiz bu sefer bir tesise veya
fabrikaya değil, İskoçların yaramaz çocuğu Brewdog’un şehirde yeni açılan
zincir pub’larından birine idi. Eğer ansiklopedik bir tanım yapacak olsaydık
“Brewdog, bundan 5 yıl önce seri üretim şarışın lager biralara bir tepki olarak
kuruldu” demek hiç de yanlış olmazdı. Öyle ki önümüze her yerde sunulan bu
biralara karşı bu denli sert tutumlarını ticari web sitelerinde dahi çekinmeden
yayınlıyorlar.
Brewdog, Amerika’dan sonra dünyada hızla yayılan Craft Bira
devrimini şüphesiz en protest şekilde işleyen firma. Bu kapsamda işledikleri
temanın “Punk Rock” odaklı olması onları çok daha asi kılıyor. Sarışın sıkıcı
biralara karşı sergiledikleri bu agresif tutum ile peşlerinde ciddi oranda bu
biralardan sıkılmış “isyankar” bir genç kitleyi sürüklemelerinin yanında,
bardan içeri girdiğinizde biralarını içen topluluğun büyük çoğunluğunun 25 yaş
üstü, ne istediğini bilen ve gelir düzeyinin yüksek kişilerden oluştuğunu
görüyorsunuz. En ucuz birasının standart bir biradan iki kat pahalı, ancak yapımında
cömertçe kullanılan malzemeler ve buna bağlı olarak oluşan karakteristik
lezzetleri göz önüne alındığında bu bir hiç. Ayrıca, içtiğiniz biranın içindeki
şerbetçiotu ve maltın türünü bilmeniz damak tadınızın gelişmesi adına adeta
sunulmuş bir fırsat. Bu tıpkı sıradan bir içici gibi düz ve genel bir yoldan
kırmızı şarap istemekle, “Merlot” veya “Öküzgözü” türünde bir kırmızı şarap
istemek arasındaki farka benziyor. İşte bu yüzden Brewdog, diğer craft biralar
gibi ne aradığını bilenleri kendisine çekiyor.
Eğer Craft Bira biranın sanatıysa ve odak noktası kalite ve
yenilikse, henüz uzun bir geçmişe sahip olmamasına rağmen ilk sıralarda
şüphesiz Brewdog yer alacaktır. Bir bira firması okyanusun altında birasını
mayalamayı deniyor ve bira yapında sınırları zorlayarak sıradan olmaktan öte
farklı lezzetler yaratmaya çalışıyorsa bu firma Craft Biranın artisanal
karakterini fazlasıyla yerine getiriyor demektir. İçeriğinde distile edilmiş
deniz tuzu, akdiken meyvesi ve rom bulunan IPA türünde ve %7,1 alkol oranına
sahip Sunk Punk birasından bahsediyorum. Bu özel birayı içmek ne yazık ki bize
nasip olmadı.
Brewdog, aynı zamanda dünyanın en yüksek alkollü birasını
üreten firma ünvanını da elinde bulunduruyor. Tahnit edilmiş sincap içindeki
sunumuyla ayrı bir tartışma konusu olan “End of the History” adlı birası,
Almanların Schorschbrau isimli bira üreticisiyle girdiği dünyanın en yüksek
alkollü birasını üretme yarışındaki sonuncusu. İsmi de agresif kişiliklerine ve
meydan okuyan tarzlarına yakışacak cinsten, “Tarihin Sonu”. Almanlardan buna ne
şekilde karşılık gelecektir bilinmez ama bu biraların yaklaşık 750TL’ye alıcı
bulduğunu söyleyebilirim. İçerdiği %55’lik alkol oranıyla bu biranın bira gibi
köpürmesi imkansız. Zaten deneyenler de bu biranın diğer biralarla değil,
kaliteli viskilerle kıyaslanması gerektiğini belirtiyor.
Henüz amaçladığım konuya girebiliyorum ancak tüm bu sebepler
dolayı Brewdog’ın Camden Town’daki yeni barı tadım ve kişisel eğitimimiz için
3. ziyaret noktamız oldu. Brewdog, web sitesinde biralarında kullandığı
şerbetçiotu ve malt türlerini tek tek belirtiyor. Direk firma tarafından
sağlanan bilgiler olduğu için eğitim adına harika bir fırsat. Biraya sadece
bira deyip geçenlere de harika bir kapak! Biz de bu fırsatı değerlendirerek
gitmeden önce içeceğimiz biraların tüm bileşenlerini tek tek not ettik, bizim için ideal
şerbetçiotunun Centennial mı Amarillo mu yoksa başka bir tür mü olduğunu, bu
türlerin birada ne gibi etkiler yarattığını görecektik. Bilmeyenler için şöyle
izah etmek isterim; şerbetçiotu biranın baharatı gibidir. Sadece Türkiye’de
satılan sarışın lager biraları içmiş birinin bunu bilmediği için hayal etmesi
zor olabilir ama “birbirinden farklı iki türdeki şerbetçiotunun biranın tadında
yarattığı fark, bir yemeğe kimyon veya karabiber katarak yarattığınız fark
gibidir” demek konuya açıklık getirecektir. Ya da farklı türdeki baharatları
belirli oranlarda harmanlayarak kendi spesiyalinizin imzasını oluşturursunuz,
aynı yemektir ama içinde sizin püf noktanız ve sizin imzanız vardır. İşte
Brewdog biraları tam da bu türden ve her biri kendine özgü imzalarını taşıyor.
Örneğin 5 A.M. Saint adlı “amber
ale” türündeki biraları. Amber Ale türünde genellikle karamelimsi, fındıksı
malt karakterine sahip oldukça dengeli (dengeliden kasıt şerbetçiotu-malt
dengesi) biralar akla gelirken, Brewdog’un 5 A.M. Saint birası Nelson Sauvin, Amarillo, Simcoe, Cascade, Centennial, Ahtanum
türündeki 6 farklı şerbetçiotuyla “Amber Ale” türünün altında kendi imzasını
barındırıyor ve bu bira bizlere bira dünyasının ne kadar geniş olduğunu ve daha
da genişleyebileceğini bir kere daha gösteriyor. Biranın detaylarına inmeden
ratebeer.com puanının 100 üzerinden 97-100 olduğunu belirtmek isterim.
Brewdog’un barları oldukça sade bir görünüme sahip, fazla
abartıya kaçmadan iş çıkışı veya hafta sonları arkadaşlarla takılıp iyi bira
içmek ve sohbet edebilmek için bekleneni fazlasıyla veriyor. İddialı oldukları
konu birayken ve bu kadar özel biraları varken mekan konusunda atraksiyona
girip bu şekilde ön plana çıkmaya çalışmalarına da zaten hiç gerek yok.
Menülerinde kendi biralarının dışında şişe olarak 100 civarında kaliteli dünya
craft biraları yer alıyor. Her biri türler halinde alt alta sıralandığından ne
içeceğiniz konusunda sürpriz yaşamıyorsunuz. Kendi fıçı biralarının servisi ise
standartlardan biraz farklı, çünkü biraları sıra dışı! Örneğin %5-7 alkol
oranına sahip biralarını standart porsiyonlarda alırken, alkol oranı arttıkça
porsiyonlar küçülüyor. Mesela Tactical
Nuclear Penguin gibi %32 alkol oranına sahip biraları shot bardaklarında
servis ediliyor. Mekanı balyoz yemiş gibi terk etmemek için de en ideali bu
olsa gerek.
Muhteşem biralarının tadım notlarını yine burada
vermeyeceğim, tadım notlarını yayınlamak için o kadar fazla çeşit bira oluştu
ki bir ara bütün işi gücü bırakıp bunları derleyip yayınlamayı deneyeceğim.
Yine de kısaca belirtmek gerekirse tüm biralarını takdir etmekle birlikte beni
en çok etkileyenleri; diğerlerine göre daha buruk ve kuru bir bitişe sahip olan
Brewdog Dogma ile egzotik
şerbetçiotu kokuları ön planda ve iyi birer aperatif olan olan 5 A.M Saint ve Punk IPA oldu. Şerbetçiotu bol biraları seven tüm “hophead” lere
şiddetle tavsiye ederim.