tag:blogger.com,1999:blog-4069360562091513472024-03-13T23:20:38.973+03:00BİRA KÜLTÜRÜTürkiye’de bira denince binlerce çeşidinden sadece birisi olan “Pilsen” türünün akla gelmesi, bu yüzden biranın hak ettiği değeri görmeyerek hamallık olarak da algılanmasından duyduğum rahatsızlık sebebiyle bu bloğu oluşturdum. Türkiye’de de artık bira kültürü oluşması gerektiğini düşünlerden birisi olarak bu yönde bir nebze de olsa katkı sağlayabilmek adına bilgi ve görüşlerimi burada paylaşacağım. Sizler de bildiklerinizi ve fikirlerinizi paylaşmak isterseniz lütfen iletişime geçiniz.butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.comBlogger14125tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-30051165544035285212013-06-20T02:33:00.000+03:002013-06-20T02:33:51.089+03:00PORTER ile STOUT STİLİ BİRALAR<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-frOMGtCraVY/UcI_gzNfzcI/AAAAAAAAALA/FdyWYX72OYw/s1600/porter+stout3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-frOMGtCraVY/UcI_gzNfzcI/AAAAAAAAALA/FdyWYX72OYw/s320/porter+stout3.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;"><br /></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Porter, endüstriyel çapta üretilen ilk bira türü
olarak biranın tarihsel gelişimindeki en önemli türlerden birisi olarak kabul
edilmektedir. Ancak Porter’dan bahsederken kardeşi Stout’a da değinmeden olmaz.
Bu türlere artık bizler de pek yabancı sayılmayız, zira Türkiye’de de satılan
ve dünyadaki en iyi porter biralarından biri olarak gösterilen Fuller’s London
Porter’ı, piyasaya henüz giren Fuller’s Black Cab Stout’u şişe olarak ve stout
biraların en bilineni olan Guinness’de fıçıdan bulabilmek artık mümkün. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Porter ve Stout biralarının kökeni 1700’lerin
Londrası’na dayanmaktadır. 1700’lerde Londra’daki publara takılan neredeyse
herkesin bir bira harmanı varmış, yani herkes 2-3 farklı hatta bazen 5-6 farklı
birayı karıştırıp kendi damak tadına göre bir lezzet yakalarmış. 1722 yılında
Ralph Harwood adında bir bira ustası/mühendisi (brewmaster) o zamanlar en
popüler olan “three threads” adındaki bu 3 biradan oluşan harmanı direk olarak
üretmeyi başarmış ve bu bira Londra’da çalışan işçiler tarafından son derece
popüler bir hale gelmiş. O kadar popüler bir hale gelmiş ki artık sadece bu
türü üretmek için bile büyük bir fabrika açılabileceğini düşünmeye başlamış zamanın
girişimcileri. İlk olarak 1745 yılında Whitbread adlı firma büyük tahta fıçılara
sahip bir porter fabrikası kurmuş, ardından 1790 yılında Meux firması bunun
daha da büyüğünü inşa etmiş. O zaman porter biralarını fermente etmek ve
olgunlaştırmak (6-18 ay) için büyük (20-30 bin litrelik) tahta fıçılar
kullanılırmış. Ancak bu tahta fıçıların dayanıklılık süresi 1814 yılında kötü bir
tecrübeyle anlaşılmış. Meux’un fabrikasındaki tahta fıçılar patlayıp fabrikanın
duvarlarını yıktıktan sonra çevre binaları da yerle bir etmiş ve Londra
sokakları porter seline dönmüş. Toplamda yaklaşık 1,5 milyon litre (Tüm Türkiye’deki
günlük bira tüketiminin yarısı) porter birasının sel olduğu bu olayda 8 kişi
boğulma, yaralanma ve aşırı alkolden hayatını kaybetmiş. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Arthur Guiness 1759 yılında artık işlemeyen bir bira
fabrikasını 9000 yıllığına devraldığında diğer İngiliz ale biralarını
üretmekteyken, porter biraları İrlanda’da da popüler olmaya (ilk porter
İrlanda’da 1776’ta üretilmiştir) başlayınca o da İngiltere’den ithal edilen bu
birayı 1778 yılında üretmeye başlamış ve 1803’te diğer ale biraları üretmeyi
bırakarak tamamen porter üretimine geçmiştir. 1830 yılında ise Guinness porter
birasını ihraç etmeye başlamış. Şu anki Guinness stout birasının dünyadaki
popülaritesi de o zamanki porter ihracatından kaynaklandığını belirtmeden
geçmek olmaz. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Peki Porter ile Stout’un akrabalık ilişkisi nedir, Porter
türü nasıl Stout olmuştur? Porter üreticileri zamanla talebe bağlı olarak Porter’ın
daha güçlü ve daha kavruk varyasyonlarını üretmeye başlamış ve bunlara Extra
Porter veya Double Porter gibi isimler vermişler. Guinness de daha güçlü olan
bu porter birasına “Stout Porter” ismini vermiş. Yani porter’ın daha ağır bir
versiyonu olarak biliniyormuş bu biralar. Zamanla buradan porter kelimesi
atılmış ve bu tür yalnızca Stout olarak anılmaya başlanmış. <o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Porter ile Stout’un akrabalık ilişkisinin yanında
elbette farklılıkları da mevcuttur. 1817 yılında Daniel Wheeler’s patentli bir
malt kavurma makinası icat etmiş ve bu makina sayesinde “black patent malt”
adında yeni bir malt türü ortaya çıkmış. İlk defa Guinness son derece yüksek
kavrulmuşluk oranına sahip bu maltı kullanmaya başlamış. Bu malt sayesinde
biranın aromasına daha espresso benzeri bir acılık ve gövdesine kuruluk
katılmış. Bu maltın kullanımından sonra birada değişen tadı yerel halk da çok
benimsemiş ve biracılar porter biralarını bu şekilde yapmaya başlamışlar. Zaten
şu anda da iki tür arasındaki en belirgin farklar da bunlardır; stout porter’a
göre daha acımtak, daha kuru, karbonasyon (gaz) seviyesi daha düşük. Rengi siyah
olmasına rağmen hiç de korkulacak gibi değil, oldukça hafif bir gövdeye sahip.
Porter ise ağızda daha ağır, daha aromatik ve damakta daha fazla iz bırakıyor,
Stout gibi kuru bitmiyor. Teknik olarak bahsetmek gerekirse genellikle Stout’ta
%95 pale maltı, %5 black patent maltı var ve bu yüzden renk koyu, daha kuru ve
daha hafif gövdeli; Porter’da ise black patente ek olarak çikolata maltı ve Brown
malt gibi daha fazla çeşitte malt türü olduğundan Stout kadar kuru değil, daha
aromatik ve daha kompleks. Stout hem soğuk hem de ılık içilebiliyor, Porter’ı
tam anlamıyla hissedebilmeniz için ise ideal olarak 10<sup>o</sup>C düzeyinde
tüketmeniz gerekiyor ki lager gibi soğuk içmek senfoni orkestrasını kulaklıkla
dinlemek gibi bir şey.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin-bottom: .0001pt; margin: 0cm; mso-add-space: auto;">
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Kısacası her iki tür de Londra menşelidir ve Porter,
Stout türünün öncüsü /atası/abisi olarak bilinir. Porter biralar Stout’tan daha
az kavruk bir karakterdedir ve bu kavrukluk Stout’ta olduğu gibi sert bir
espresso kavrukluğundan ziyade daha yumuşak ve daha fazla çikolatamsı lezzetler
barındıran bir kavrukluktur. İsli ve kavrulmuş yiyeceklerden barbekü ve
sosislere, istiridyeden çikolatalı tatlılara kadar oldukça geniş çapta yemek
uyum esnekliğine sahip biralardır. Porter birasının aynı zamanda Amerikan
başkanlarının Beyaz Saray’da kendilerine özel olarak ürettirdiği bir bira
olduğunu da belirtmek gerekir. George Washington hem İngiltere’den porter ithal
ettirdiği hem de ABD’deki yerel porter üreticilerinden satın aldığı
bilinmektedir. Obama, ise Honey Porter, yani ballı porter birası üretmek için
küçük çaplı bir bira üretim tesis kurdurmuştur Beyaz Saray’a. Öyle ki evde
kendi birasını üretenler için de bu biranın reçetesi de geçtiğimiz yıl Beyaz
Saray’ın resmi internet sitesinde paylaştılar </span>http://www.whitehouse.gov/blog/2012/09/01/ale-chief-white-house-beer-recipe.
<span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">Yapmayı
deneyenlerden numuneleri bekleriz </span><span style="font-family: Wingdings; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span><span style="font-family: "Times New Roman","serif"; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">
<o:p></o:p></span></div>
</div>
butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-64437447463692837522013-05-19T12:31:00.000+03:002013-05-19T12:31:17.750+03:00İNGİLTERE BİRA TESİS ZİYARETİ – BİRA TADIM SEYAHATİ 4 ( BREWDOG )<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-k77EzCBuDUg/UZiRK_tADBI/AAAAAAAAAIM/FOio7kwO29Y/s1600/brewdog.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="191" src="http://2.bp.blogspot.com/-k77EzCBuDUg/UZiRK_tADBI/AAAAAAAAAIM/FOio7kwO29Y/s320/brewdog.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Londra’daki üçüncü ziyaretimiz bu sefer bir tesise veya
fabrikaya değil, İskoçların yaramaz çocuğu Brewdog’un şehirde yeni açılan
zincir pub’larından birine idi. Eğer ansiklopedik bir tanım yapacak olsaydık
“Brewdog, bundan 5 yıl önce seri üretim şarışın lager biralara bir tepki olarak
kuruldu” demek hiç de yanlış olmazdı. Öyle ki önümüze her yerde sunulan bu
biralara karşı bu denli sert tutumlarını ticari web sitelerinde dahi çekinmeden
yayınlıyorlar. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-3Kvf_ATxFfY/UZiRfqIgRrI/AAAAAAAAAIU/E-4xMSbY9wc/s1600/brewdog-81.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-3Kvf_ATxFfY/UZiRfqIgRrI/AAAAAAAAAIU/E-4xMSbY9wc/s320/brewdog-81.jpg" width="320" /></a></div>
(bkz. Stella Artois’in celladı Punk IPA)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-jB_GYSfVIss/UZiRkmBXIiI/AAAAAAAAAIc/aO9UXvYSigQ/s1600/Final2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-jB_GYSfVIss/UZiRkmBXIiI/AAAAAAAAAIc/aO9UXvYSigQ/s320/Final2.jpg" width="256" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-sTLIbUfPosE/UZiaYPMaWjI/AAAAAAAAAKg/ksqZPKF0uPo/s1600/brewdog_efp_punk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-sTLIbUfPosE/UZiaYPMaWjI/AAAAAAAAAKg/ksqZPKF0uPo/s320/brewdog_efp_punk.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
Bu yüreklilik
ve cesaret mükemmel lezzetteki biralarla birleşince İngiltere’de bir ilk
gerçekleşerek, borsaya kote olmayan bir firma olmasına rağmen sadık fanlarının
sağladığı finansal destekle kısa bir süre önce yepyeni ve daha büyük
fabrikalarına taşındılar.<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
Brewdog, Amerika’dan sonra dünyada hızla yayılan Craft Bira
devrimini şüphesiz en protest şekilde işleyen firma. Bu kapsamda işledikleri
temanın “Punk Rock” odaklı olması onları çok daha asi kılıyor. Sarışın sıkıcı
biralara karşı sergiledikleri bu agresif tutum ile peşlerinde ciddi oranda bu
biralardan sıkılmış “isyankar” bir genç kitleyi sürüklemelerinin yanında,
bardan içeri girdiğinizde biralarını içen topluluğun büyük çoğunluğunun 25 yaş
üstü, ne istediğini bilen ve gelir düzeyinin yüksek kişilerden oluştuğunu
görüyorsunuz. En ucuz birasının standart bir biradan iki kat pahalı, ancak yapımında
cömertçe kullanılan malzemeler ve buna bağlı olarak oluşan karakteristik
lezzetleri göz önüne alındığında bu bir hiç. Ayrıca, içtiğiniz biranın içindeki
şerbetçiotu ve maltın türünü bilmeniz damak tadınızın gelişmesi adına adeta
sunulmuş bir fırsat. Bu tıpkı sıradan bir içici gibi düz ve genel bir yoldan
kırmızı şarap istemekle, “Merlot” veya “Öküzgözü” türünde bir kırmızı şarap
istemek arasındaki farka benziyor. İşte bu yüzden Brewdog, diğer craft biralar
gibi ne aradığını bilenleri kendisine çekiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eğer Craft Bira biranın sanatıysa ve odak noktası kalite ve
yenilikse, henüz uzun bir geçmişe sahip olmamasına rağmen ilk sıralarda
şüphesiz Brewdog yer alacaktır. Bir bira firması okyanusun altında birasını
mayalamayı deniyor ve bira yapında sınırları zorlayarak sıradan olmaktan öte
farklı lezzetler yaratmaya çalışıyorsa bu firma Craft Biranın artisanal
karakterini fazlasıyla yerine getiriyor demektir. İçeriğinde distile edilmiş
deniz tuzu, akdiken meyvesi ve rom bulunan IPA türünde ve %7,1 alkol oranına
sahip Sunk Punk birasından bahsediyorum. Bu özel birayı içmek ne yazık ki bize
nasip olmadı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-uCz_FVBOgeA/UZiSjoeQqoI/AAAAAAAAAIs/kKIulNba8og/s1600/sunk+punk+ocean.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="187" src="http://2.bp.blogspot.com/-uCz_FVBOgeA/UZiSjoeQqoI/AAAAAAAAAIs/kKIulNba8og/s320/sunk+punk+ocean.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Brewdog, aynı zamanda dünyanın en yüksek alkollü birasını
üreten firma ünvanını da elinde bulunduruyor. Tahnit edilmiş sincap içindeki
sunumuyla ayrı bir tartışma konusu olan “End of the History” adlı birası,
Almanların Schorschbrau isimli bira üreticisiyle girdiği dünyanın en yüksek
alkollü birasını üretme yarışındaki sonuncusu. İsmi de agresif kişiliklerine ve
meydan okuyan tarzlarına yakışacak cinsten, “Tarihin Sonu”. Almanlardan buna ne
şekilde karşılık gelecektir bilinmez ama bu biraların yaklaşık 750TL’ye alıcı
bulduğunu söyleyebilirim. İçerdiği %55’lik alkol oranıyla bu biranın bira gibi
köpürmesi imkansız. Zaten deneyenler de bu biranın diğer biralarla değil,
kaliteli viskilerle kıyaslanması gerektiğini belirtiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-M_x4rtC2s6Y/UZiTX2ZfmYI/AAAAAAAAAI4/LcKa7Fc2QSc/s1600/brewdog-theendofhistory-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-M_x4rtC2s6Y/UZiTX2ZfmYI/AAAAAAAAAI4/LcKa7Fc2QSc/s320/brewdog-theendofhistory-1.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-I5hCz4-OdAA/UZiTg9eZRzI/AAAAAAAAAJA/rsHm3erfwaU/s1600/brewdog_taxidermy211_534.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-I5hCz4-OdAA/UZiTg9eZRzI/AAAAAAAAAJA/rsHm3erfwaU/s320/brewdog_taxidermy211_534.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-NC1ySgBs7v8/UZiT0s62gaI/AAAAAAAAAJI/ESBaNJjwakk/s1600/Stag_Logo-LR-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-NC1ySgBs7v8/UZiT0s62gaI/AAAAAAAAAJI/ESBaNJjwakk/s320/Stag_Logo-LR-2.jpg" width="240" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Henüz amaçladığım konuya girebiliyorum ancak tüm bu sebepler
dolayı Brewdog’ın Camden Town’daki yeni barı tadım ve kişisel eğitimimiz için
3. ziyaret noktamız oldu. Brewdog, web sitesinde biralarında kullandığı
şerbetçiotu ve malt türlerini tek tek belirtiyor. Direk firma tarafından
sağlanan bilgiler olduğu için eğitim adına harika bir fırsat. Biraya sadece
bira deyip geçenlere de harika bir kapak! Biz de bu fırsatı değerlendirerek
gitmeden önce içeceğimiz biraların tüm bileşenlerini tek tek not ettik, bizim için ideal
şerbetçiotunun Centennial mı Amarillo mu yoksa başka bir tür mü olduğunu, bu
türlerin birada ne gibi etkiler yarattığını görecektik. Bilmeyenler için şöyle
izah etmek isterim; şerbetçiotu biranın baharatı gibidir. Sadece Türkiye’de
satılan sarışın lager biraları içmiş birinin bunu bilmediği için hayal etmesi
zor olabilir ama “birbirinden farklı iki türdeki şerbetçiotunun biranın tadında
yarattığı fark, bir yemeğe kimyon veya karabiber katarak yarattığınız fark
gibidir” demek konuya açıklık getirecektir. Ya da farklı türdeki baharatları
belirli oranlarda harmanlayarak kendi spesiyalinizin imzasını oluşturursunuz,
aynı yemektir ama içinde sizin püf noktanız ve sizin imzanız vardır. İşte
Brewdog biraları tam da bu türden ve her biri kendine özgü imzalarını taşıyor.
Örneğin <b>5 A.M. Saint</b> adlı “amber
ale” türündeki biraları. Amber Ale türünde genellikle karamelimsi, fındıksı
malt karakterine sahip oldukça dengeli (dengeliden kasıt şerbetçiotu-malt
dengesi) biralar akla gelirken, Brewdog’un 5 A.M. Saint birası <b>Nelson Sauvin</b>, <b>Amarillo</b>, <b>Simcoe</b>, <b>Cascade</b>, <b>Centennial</b>, <b>Ahtanum</b>
türündeki 6 farklı şerbetçiotuyla “Amber Ale” türünün altında kendi imzasını
barındırıyor ve bu bira bizlere bira dünyasının ne kadar geniş olduğunu ve daha
da genişleyebileceğini bir kere daha gösteriyor. Biranın detaylarına inmeden
ratebeer.com puanının 100 üzerinden 97-100 olduğunu belirtmek isterim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Brewdog’un barları oldukça sade bir görünüme sahip, fazla
abartıya kaçmadan iş çıkışı veya hafta sonları arkadaşlarla takılıp iyi bira
içmek ve sohbet edebilmek için bekleneni fazlasıyla veriyor. İddialı oldukları
konu birayken ve bu kadar özel biraları varken mekan konusunda atraksiyona
girip bu şekilde ön plana çıkmaya çalışmalarına da zaten hiç gerek yok.
Menülerinde kendi biralarının dışında şişe olarak 100 civarında kaliteli dünya
craft biraları yer alıyor. Her biri türler halinde alt alta sıralandığından ne
içeceğiniz konusunda sürpriz yaşamıyorsunuz. Kendi fıçı biralarının servisi ise
standartlardan biraz farklı, çünkü biraları sıra dışı! Örneğin %5-7 alkol
oranına sahip biralarını standart porsiyonlarda alırken, alkol oranı arttıkça
porsiyonlar küçülüyor. Mesela <b>Tactical
Nuclear Penguin</b> gibi %32 alkol oranına sahip biraları shot bardaklarında
servis ediliyor. Mekanı balyoz yemiş gibi terk etmemek için de en ideali bu
olsa gerek.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-hUlRpyeL-Gc/UZiUtyh-VAI/AAAAAAAAAJY/C-HLxtIvcLo/s1600/brewbeer-8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://3.bp.blogspot.com/-hUlRpyeL-Gc/UZiUtyh-VAI/AAAAAAAAAJY/C-HLxtIvcLo/s320/brewbeer-8.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-muYNUkpAQVQ/UZiUyBxkYlI/AAAAAAAAAJg/0Myp89lNizc/s1600/BrewdogInterior.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="216" src="http://3.bp.blogspot.com/-muYNUkpAQVQ/UZiUyBxkYlI/AAAAAAAAAJg/0Myp89lNizc/s320/BrewdogInterior.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-GX71SgJ_CIg/UZiXX3jpMDI/AAAAAAAAAJw/6lPZjuzCt38/s1600/DSC_1682b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-GX71SgJ_CIg/UZiXX3jpMDI/AAAAAAAAAJw/6lPZjuzCt38/s320/DSC_1682b.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Muhteşem biralarının tadım notlarını yine burada
vermeyeceğim, tadım notlarını yayınlamak için o kadar fazla çeşit bira oluştu
ki bir ara bütün işi gücü bırakıp bunları derleyip yayınlamayı deneyeceğim.
Yine de kısaca belirtmek gerekirse tüm biralarını takdir etmekle birlikte beni
en çok etkileyenleri; diğerlerine göre daha buruk ve kuru bir bitişe sahip olan
<b>Brewdog Dogma</b> ile egzotik
şerbetçiotu kokuları ön planda ve iyi birer aperatif olan olan <b>5 A.M Saint</b> ve <b>Punk IPA</b> oldu. Şerbetçiotu bol biraları seven tüm “hophead” lere
şiddetle tavsiye ederim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-5XuQfTeyznk/UZiZocI5JBI/AAAAAAAAAKQ/mrmA1RZoWzw/s1600/DSC_1646b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-5XuQfTeyznk/UZiZocI5JBI/AAAAAAAAAKQ/mrmA1RZoWzw/s320/DSC_1646b.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-g-p776ZoGBI/UZiaELE9U6I/AAAAAAAAAKY/w32e1aM9wAg/s1600/DSC_1664b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-g-p776ZoGBI/UZiaELE9U6I/AAAAAAAAAKY/w32e1aM9wAg/s320/DSC_1664b.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-rPVRcK72ScI/UZiYIpGOO2I/AAAAAAAAAJ4/zR2awDzXj8k/s1600/DSC_1699b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-rPVRcK72ScI/UZiYIpGOO2I/AAAAAAAAAJ4/zR2awDzXj8k/s320/DSC_1699b.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-2zgwG9heXk4/UZiYNPvNvtI/AAAAAAAAAKE/R7Ii-haHCdk/s1600/DSC_1698b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-2zgwG9heXk4/UZiYNPvNvtI/AAAAAAAAAKE/R7Ii-haHCdk/s320/DSC_1698b.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
</div>
butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-36813697415277002742013-01-24T02:20:00.000+02:002013-01-24T02:20:01.526+02:00İNGİLTERE BİRA TESİS ZİYARETİ – BİRA TADIM SEYAHATİ 3 ( FULLER’S )<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-5DdVEf119m8/UQB7il4auBI/AAAAAAAAAHQ/_WZqJDmYh3k/s1600/Ads%C4%B1z2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://3.bp.blogspot.com/-5DdVEf119m8/UQB7il4auBI/AAAAAAAAAHQ/_WZqJDmYh3k/s320/Ads%C4%B1z2.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Üzerinden 8 ay geçmiş olmasına rağmen İngiltere bira tesis
ve tadım ziyaretimle ilgili kalan yazıları tamamlayamamış olduğum için kendimi
bu konuda oldukça sorumsuz hissediyorum. Öte yandan, Belçika’daki bira
ziyaretinden de henüz dönmüş olmam sebebiyle, 1 haftası her şeyiyle birayla
dolu anıları da henüz tazeyken burada paylaşmak istiyorum. Bakalım bunu kısa
sürede başarabilecek miyim göreceğiz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İngiltere’ye dönelim ve ikinci bira tesisi ziyaretine
geçelim. Bu seferki ziyaret Londra’nın en eski bira fabrikasına. Londra’da
yaklaşık 400 pub’ı olan, bize de artık pek yabancı olmayan, çünkü 3 çeşidinin
Türkiye’de de satıldığı Fullers’tan bahsediyorum. Madem bahsediyorum, o zaman
onlarca porter ve stout arasında denediğim en güzeli olan Fuller’s London
Porter birasından da bir şişe açmadan olmaz!! :)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fuller’s ın 1845’ten beri üretim yaptığı Griffin Brewery
(bira fabrikasının adı) aslında bundan 350 yıl önce kurulmuş. Şu anda da
şirkette faal olan üç aile tarafından 1845 yılında devralınmış ve artık burada
İngiltere’nin milli birası olan London Pride ile ESB, Organic Honey Dew, London
Porter gibi diğer üst segment ödüllü biralar üretiliyor. İngiltere’nin milli
birası derken, bunun Türkiye’deki Efes gibi algılanmaması gerekiyor, zira
İngilitere’de bira işi bizdeki gibi belirli bir tekel üzerine kurulu değil ve
irili ufaklı yüzün üzerinde bira üreticisi firma bulunmakta. Ayrıca İngilizler’in
birayı genellikle “beer” olarak değil de “ale” veya “lager” olarak istediğini
de belirtmeden geçemeyeceğim. Bu doğrultuda Fuller’s ın en büyük “ale” üreticisi
olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır, öte yandan “su” diye tabir ettiğim lager
birada da bizdeki Efes neyse İngiltere’de de Carling adlı biranın aynı olduğunu
ve bu ucuz biranın İngiltere’de en çok tüketilen bira (lager) olduğunu ek bir
bilgi olarak belirtmekte fayda var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fuller’s ın en popüler birası şüphesiz London Pride. Bir
“English Bitter” türü olan bu birayı ülkemizde bulabilmek bile büyük bir fırsat
olsa da İngilizlerin geleneksel casklarından (tulumba fıçı) taze çekilmiş
olarak içmek apayrı bir keyif. Cask’ın içinde birinci fermantasyondan sonra
kalan bir miktar maya bir taraftan içeceğiniz birayı fermente etmeye devam
ettiğinden biranın doğal olarak gazlanmasını sağlarken (endüstriyel ucuz
biralarda karbondioksit yapay olarak basınçla aktarılır) diğer taraftan birayı olası
istenmeyen lezzetlerden arındırıyor ve biranın daha yumuşak ve olgun bir
lezzete kavuşmasını sağlıyor. Fabrika turumuzdaki (brewery tour) tadım
esnasında casktan içtiğimiz London Pride, İstanbul’da şişeden içtiğimize oranla
biraz daha gövdeli ve aroması daha yoğundu. Tabi ki bunda sunum şeklinin de
payını göz ardı etmemek lazım, ki bu tarzda aroması yoğun biraları sarışın
lager biralar gibi 4C’de servis etmek senfoni orkestrasını kulaklıkla dinlemek
gibi bir şey oluyor, yani o birada açığa çıkması gereken aromaların büyük bir kısmını
katlediyorsunuz. Özetlemek gerekirse; doğru bir ısı aralığında servis edilen
(ortalama 8C), doğal bir şekilde gazlanmış ve taze olarak içtiğimiz London
Pride muhteşemdi. Unutmadan, casktan içeceğiniz London Pride’ın alkol oranı
%4,1 iken şişeden içtiğiniz %4,7 oranında bir alkole sahip.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hazır konusu açılmışken İngilizlerin geleneksel casklarından
bahsetmeden geçmek olmaz. Cask’tan çekilmiş bira İngilizlerin milli içeceği
olsa da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, özellikle de 60’lardan sonra dünyadaki hızlı
gelişmelerden cask ale’ler de nasibini almış. Ortaya çıkan büyük kurumsal
biracılar (lager üretenler) üretim ve sunumu ayrı bir özen gerektiren, bir o
kadar da hassas olan ve üretildikten sonra birkaç hafta içinde tüketilmesi
gereken cask ale’lerin oldukça maliyetli olduğunu fark etmişler. Böylesine
dayanıksız bir ürünle uğraşmak yerine “bunu filtre edelim, yapay olarak
gazlandıralım ve Amerikanlar gibi soğuk servis edelim, nasılsa kimse anlamaz”
demişler. 70’li yılların hemen başında bu büyük İngiliz bira üreticileri
(lagerciler) caskları piyasadan çekmiş ve bunların yerine yukarıda belirttiğim
yapay işlemlerden geçmiş ve onlara göre karlılığı daha yüksek olan biraları
insanlara sunmaya başlamışlar. Tıpkı ülkemizde de çaresiz bir şekilde sadece
önümüze sunulan ve gözümüze sokulan 1-2 birayı içtiğimiz gibi bu biraları içmek
zorunda bırakılan İngiliz halkının imdadına CAMRA (Campaign for Real Ale)
yetişmiş ve İngilizlerin karakter sahibi biralarını yoğun reklam kampanyalarına
yatırım yapan seri üretim lager biralarına karşı korumayı başarmış. Netice
olarak İngilizlerin gerçek ale (real ale) biraları emsalsiz bir lezzet ve tarih
derinliğine sahip olduğundan seri üretim lager biralara karşı hayatta kalmayı
başarabilmiş.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Konumuza dönecek olursak, Fuller’s ın da hayatta kalmasında
dolaylı olarak büyük bir etkisi olan CAMRA’nın her yıl düzenlediği bira
yarışmasında en çok ödüle sahip olan Fuller’s ESB, bitter türünde benim şahsen
en beğendiğim, genel bira kategorisinde de ilk 10’um içinde yer alan bir bira. Bana
göre London Pride’a göre daha gövdeli ve kompleks bir yapıda olması onu bir
adım öne çıkarıyor. Fazla detaya inmeden, Fuller’s London Porter’ın ise türünün
en iyi olmasını bir kenara koyuyorum, bence dünyanın en iyilerinden biri. Özellikle
Belçika bira seyahatimde ratebeer.com’da 100’e yakın puanlaması olan onlarca
farklı markada stout&porter türü bira içtikten sonra bu yazıyı yazdığım
için rahatlıkla söyleyebilirim ki bu birayı içerken aldığım kavruk malttan
gelen kahve ve çikolatamsı lezzetlerdeki doğallık müthiş bir doygunluk hissi
yaratıyor ve muadillerinde olduğu gibi belirli bir miktardan sonra bayıcı olmasının
önüne geçiyor. Espressonun acılığından vazgeçemeyenler veya kahveyi şekersiz
içenler bu biranın müptelası olabilir. Eğer daha önce Guinness içtiyseniz ve
beğendiyseniz, bu biranın lezzet eşiğinizi bir-iki adım daha öteye taşıyacağını
rahatlıkla söyleyebilirim. Bir şey ulaşılabildiği an değersizleşir ve genellikle
mundar edilir ama bu birayı Türkiye’de içebilmenin büyük bir nimet olduğunu çok
kaliteli muadillerini denedikten sonra fark ettiğimi tüm samimiyetimle
belirtmek isterim. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fabrika turunda içtiğim diğer biralardan olan Fuller’s
IPA’in tür olarak beni diğerleri gibi cezbetmediğini, hatta hayal kırıklığına
uğrattığını söyleyebilirim. Şahsen sınıflama yapmadan genel bira kategorisinde
çok beğendiğimi ifade edebileceğim bu birayı kör tadımda 100 defa denesem IPA
türüne sokmakta zorlanacağımı düşünüyorum, bu yüzden kırık not olan tek bira
olarak kısaca değinmek istedim. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Konunun akışı fabrika seyahatinin
sonları olan bira tadımından başlamama sebep oldu, ancak ben yine de görünüşüne
bayıldığım Fuller’s ın İngiliz stili dekoratif kaplama tuğlalı ve oldukça şık
görünüşlü fabrikasının önünde seyahat sonunda çekildiğim resmi konunun başına koymadan
edemedim. Bu resmi çekilmeden tam da önce fabrika turumuzun son
durağı olan Fuller’s Store’dan 2005 ve 2006 yılına ait sınırlı seri ve dışarıda
zor bulabileceğiniz bir Vintage Ale satın almıştım …<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Herkese Şerefe <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-S-6TqLRE8pE/UQB5kwk0iiI/AAAAAAAAAG8/aVUiXFrPn38/s1600/DSC_1771.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://3.bp.blogspot.com/-S-6TqLRE8pE/UQB5kwk0iiI/AAAAAAAAAG8/aVUiXFrPn38/s320/DSC_1771.JPG" width="320" /></a><span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Zrrvmdo9o3o/UQB9_9jRGYI/AAAAAAAAAH0/Ily82OhR1sE/s1600/DSC_1775.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-Zrrvmdo9o3o/UQB9_9jRGYI/AAAAAAAAAH0/Ily82OhR1sE/s320/DSC_1775.JPG" width="320" /></a></div>
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-zQG6BGizWcA/UQB8ogowk-I/AAAAAAAAAHc/K3R1YpCZx6o/s1600/DSC_1717.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-zQG6BGizWcA/UQB8ogowk-I/AAAAAAAAAHc/K3R1YpCZx6o/s320/DSC_1717.JPG" width="320" /></a><br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-NC4lv-mOrvs/UQB4e3MT0TI/AAAAAAAAAGw/3QuLPeB9c8s/s1600/vintage+ale.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-NC4lv-mOrvs/UQB4e3MT0TI/AAAAAAAAAGw/3QuLPeB9c8s/s320/vintage+ale.JPG" width="213" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-GyJ3QL9AD90/UQB9Q2y8n0I/AAAAAAAAAHo/u-NKaS5Du6o/s1600/DSC_1759.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-GyJ3QL9AD90/UQB9Q2y8n0I/AAAAAAAAAHo/u-NKaS5Du6o/s320/DSC_1759.JPG" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><br /></span></div>
</div>
butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-49663142663540838302012-09-03T15:00:00.000+03:002012-09-03T15:01:42.254+03:00CRAFT BEER ISTANBUL (YENİ BİRA İTHALATÇIMIZ)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-TlKitxesGiI/UESY2r2UTUI/AAAAAAAAAFs/SFBT-Cfk4jo/s1600/417009_131127193683568_400889992_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="203" src="http://1.bp.blogspot.com/-TlKitxesGiI/UESY2r2UTUI/AAAAAAAAAFs/SFBT-Cfk4jo/s320/417009_131127193683568_400889992_n.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm; text-align: center;">
<b><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Çok değil
geçtiğimiz yıl Ağustos ayı Tuborg’un KAP’a
Guiness’i ithal edeceğini
bildirmesine kadar pazarda bulunan biraların neredeyse hepsi Efes ve yine
Tuborg tarafından lisans altında Türkiye’de üretilen ve birbirinin benzeri
sarışın biralardan oluşuyordu. Bira denilince çoğu kişinin de kafasında beliren
bu değil mi zaten? Ferahlatan, içerdiği alkol sayesinde keyiflendiren, bünyeye
göre 3-5 hatta 10 tane içilebilerek uzun soluklu sohbetlere eşlik eden açık
sarı renkteki alkollü arpa suyu. Peki geçmişi 5000 yıldan fazla bir zamana
dayanan, yüzlerce farklı türü olan bir içecek içi hepsi bu mu? Evet, Türk bira
içici kitlesinin büyük bir çoğunluğu için maalesef bu. En çok tüketilen ve en ucuz alkollü içki
olarak yolda çevireceğiniz birçok kişi muhtemelen biracıdır, hatta bir oturuşta
bir kasa bira içenler bira üstadı olurlar ülkemizde. “Yok yeaa Efes’ten gerisini tanımam” gibi
fikir sahibi olunmadan bilinçsizce oluşturulan tabular “Nefes alma Efes al”
gibi alkolizm boyutunda bir tüketime özendiren söylemler yol açmadı mı biranın
bu şekilde algılanışına ve bu kısırlığa?<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Neyse ki yavaş
yavaş bu algılanışı değiştirecek bazı oluşumlar ve bulunurluğu az olsa da yeni
kaliteli biralar görmeye başladık raflarda. <b>Craft Beer İstanbul</b> da bunlardan birisi. Marketten satın aldığım ve Türkiye’ye yakın
zamanda ithal etmeye başladıkları ale türündeki İngiliz <b>Fuller’s</b> biraların etiketinde gördüğüm web sitelerinden ulaşmıştım.
Hatta sonrasında bazı blog yazılarımı dahi paylaştım kendileriyle. Bu tarz
bağımsız oluşumlar gerçekten birayı keyif olarak gören ve biradan anlayan
(yukarıda belirttiğim türden uzmanlıklar! hariç) kişilerce desteklenmeli ki,
artık güzel ve kaliteli bira içmek istediğimizde Avrupa veya Amerika’ya seyahat
etmeyi beklemeyelim. Biralara gelecek olursak, şu an aynı markaya (Fuller’s)
ait 3 farklı tür bira getiriyorlar. Bunlardan <b>London Pride</b> olanı “Bitter Pale Ale”; <b>London Porter </b>olanı adından da anlaşılacağı üzere “Porter” tipinde
bir bira. <b>ESB</b> olanı ise en ilginç
olanı, marka olarak çıkan bu bira bir tür olarak kabul edilmiş ve bu yönüyle
dünya bira kültürüne yeni bir zenginlik kazandırmış bir bira. Bu üç biranın
tümü ise genel olarak “high-end” diye adlandıran üst düzey kalitede grubunda
yer alan şarap gibi kompleks karakterdeki biralar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Facebook
sayfasına bakınca Hakkında kısmında yer alan “Dünyadaki ödüllü butik biraları
Türkiye’ye ithal eden ve bira çeşitlerini sürekli arttırarak Türkiye’deki bira
severlere de kaliteli biralar sunmayı hedefleyen kuruluş” yazısı göze çarpıyor.
Demek ki ilerleyen zamanlarda Türkiye bira pazarında görmeyi arzu ettiğimiz
başka kaliteli dünya biralarına da sayelerinde kolayca ulaşma fırsatı
bulacağız. Kaliteli dünya biralarından kastın Stella Artois, Estrella Damm,
Peroni gibi büyük çaplı üretimi olan ve Türkiye’deki çoğu biranın muadilleri
olduğu endüstriyel biralardan ziyade, yine adından da anlaşılacağı üzere el
emeği göz nuru olan ve daha küçük çapta üretimi yapılan Craft biralar olacağını
umuyorum.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yeni
biraları dört gözle ve heyecanla bekliyoruz.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0.0001pt; text-align: justify;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://www.craftbeeristanbul.com/">www.craftbeeristanbul.com</a> (Site tam
olarak aktif değil ama Facebook ve Twitter linkleri mevcut)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><a href="http://www.facebook.com/craftbeeristanbul">www.facebook.com/craftbeeristanbul</a>
<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<a href="http://twitter.com/Butikbira"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">http://twitter.com/Butikbira</span></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-mN1b5FfcVjI/UESbAtZ-L-I/AAAAAAAAAGc/nES_7dXdgc8/s1600/423450_131101357019485_1179474770_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-mN1b5FfcVjI/UESbAtZ-L-I/AAAAAAAAAGc/nES_7dXdgc8/s320/423450_131101357019485_1179474770_n.jpg" width="212" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-xnUrd-8BeuE/UESa-3-RiJI/AAAAAAAAAGM/mNEhP4yXAcw/s1600/421016_131104630352491_1964511247_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://2.bp.blogspot.com/-xnUrd-8BeuE/UESa-3-RiJI/AAAAAAAAAGM/mNEhP4yXAcw/s320/421016_131104630352491_1964511247_n.jpg" width="215" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZOamJK07NDQ/UESa_-qoxlI/AAAAAAAAAGU/B7aZocThISk/s1600/422512_131106963685591_179445251_n+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-ZOamJK07NDQ/UESa_-qoxlI/AAAAAAAAAGU/B7aZocThISk/s320/422512_131106963685591_179445251_n+%25281%2529.jpg" width="216" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<br />
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"> </span></div>
butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-40204109988484362272012-07-31T18:03:00.000+03:002012-07-31T18:03:25.275+03:00%100 MALT BİRA OLAYI NEDİR?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
%100 Malt
bira nedir, ne işe yarar, faydalı mıdır, diğer biralardan farkı nedir? Birada
şeker olursa kilo mu aldırır, hasta mı eder? Kısacası %100 malt biranın, içine
şeker katılmış biradan hem sağlık hem de tat açısından ne farkı vardır? <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
Uzakdoğu’dan
Amerika’ya, Orta Doğu’dan Avrupa’ya pek çok ülke gezmiş ve bu ülkelerde sayısız
bira tadımı yapmış biri olarak bu geyiği sadece Türkiye’de gördüğümü söylesem
yanlış olmaz, benim fark etmediğim bir durum varsa affola. %100 malt birayı
Türkiye’de ilk çıkaran firma Tuborg. Yıllarca önümüze sunulan ve neredeyse
alternatifsiz olan Efes birasının içinde şeker olduğunu gayet akıllıca ve
bilinçli bir şekilde insanların gözünün içine soktular ve bira konusunda son
derece bakir ve bilgi yoksunu olan ülkemizde bir algı yaratmayı başardılar. Bu
sayede epey bir Pazar payı da kazandılar. Öyle ki neredeyse pek çok tekel
noktasında artık Efes ve Tuborg dolapları yan yana. “%100 malt bira” söylemi o
kadar tuttu ki ardından Bomonti ve Marmara’da buna katıldı, ama hiçbiri Tuborg
gibi değil. Demek ki biranın sadece %100 malt olması onun iyi olduğunu
göstermiyormuş. Tat meselesi tamamen farklı bir durum, içine şeker katılmış bir
biranın %100 malt biradan kötü olacağı diye bir kaide kesinlikle yok. Kaldı ki
Tuborg’un tadı, içinde şeker olan Efes’e göre daha tatlımsı. Peki bu nasıl
oluyor? Hani şekerli olan bira Efes idi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
Bir biranın
bira olabilmesi için en az %60 düzeyinde malt kullanılmalıdır. Kalan yüzdeleri
şeker, pirinç, mısır, glikoz gibi yan ürünler oluşturabilir. Bu yan ürünler
fermantasyon sırasında istenilen düzeyde alkol seviyesini oluşturmak için
yeterlidir. Öte yandan, biranın tadına katkı sağlamazlar ve kullanım amacı
yalnızca maliyetleri düşürmektir, bazen de biranın rengini açmak için
kullanılırlar. Aynı tür birayı %100 malt ve %60 malt-%40 şeker karışımı ile
yaparsanız aradaki tek fark %100 malt biranın daha dolgun bir tat profiline
sahip olmasıdır. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
Sağlık
açısından değerlendirecek olursak, biranın içindekiler listesinde yer alan
şeker sizi korkutmasın, zira %100 malt bira da mayşeleme adı verilen enzimsel
bir aktiviteden geçirilerek maltın içinde bulunan nişasta şekere dönüştürülür.
Sonrasında maya da bu şekerleri yiyerek alkole dönüştürür. Yani ister sofra
şekeri olsun, ister maltın içindeki nişastadan elde edilmiş olsun, biranın
içinde zaten şeker vardır, alkol oluşumu için olmazsa olmazdır şeker. Bu
şekerin de büyük bir çoğunluğu maya tarafından tüketilerek alkole dönüşür, az
bir kısmı da biranın içinde kalır ama bu çok da önemli değildir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
Özetle,
biranın içinde yer alan şeker sadece maliyet düşürücü bir unsurdur, sağlık
açısından %100 malt biraya göre bir farkı yoktur. Özellikle şeker içeren sarışın
biralar daha hafif gövdelidir. Ben bunlara “bira suyu” diyorum. Gerçek bira
dediğin zaten %100 malt olmalı, bunun ekstradan gözümüze sokulması tamamen bira
pazarımızdaki açıktan kaynaklandı. Tuborg reçetesinden şekeri çıkararak Türkiye’deki
endüstriyel birada kaliteli üretimi bir adım öteye taşıdı. Yalnız, aynı Tuborg
içinde mısır şurubu, glikoz gibi bir çok ucuz yan ürün barındıran Leffe
biralarını Türkiye’ye ithal edip satmaya başladı ki “bu nasıl bir çelişkidir”
demeden de duramıyorum...<o:p></o:p></div>
</div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-6807736224702040652012-04-23T17:15:00.002+03:002012-04-23T17:15:15.470+03:00EFES BAHAR BİRASI FİYASKOSU<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div class="MsoNormal">
Geçtiğimiz ay kaynağını hatırlayamadığım bir yerde yakında
çıkacağı haberini görünce bu bira için epey bir heyecanlanmıştım. Genellikle gerçek
anlamda Craft biracıların uğraştığı bu sezonluk bira konseptine yalandan eşlik
eden Tuborg kış birasından sonra gelen ilk bahar birası olarak benim dikkatimi
çekmişti. Şerbetçiotunu çok seven bir bira sever olarak Tuborg’un %100 malt adı
altındaki taarruzuna Efes’in nihayet vereceği bir yanıt olarak düşündüm bu
birayı. Biranın lezzetini belirleyen ve onlarca farklı türe sahip olan iki tane
bileşen var, bunlar malt ve şerbetçiotu. Buradan yola çıkarak Efes’in, Tuborg’un
%100 malt birasına buram buram narenciye ve çiçek kokan bol şerbetçiotlu bir
birayla yanıt vereceği fikrine kapıldım. Genelde bu denli kitlesel üretim yapan
büyük bira üreticileri biralarının tadında radikal farklılıklar yaratacak riski
kolay kolay alamazlar. Tuborg geçtiğimiz yıl bu riski ve ortaya çıkardığı Münih
biralarına yakın lezzetteki biraları ile satış noktalarını Efes’in elinden bir
bir aldı. Sanıyorum Efes’e Bomonti’nin tadında değişiklik yaparak (tadını
Tuborg’a benzeterek ve etiketine %100 Malt yazarak) karşılık vermek yetmiş
olacak ki, yeni biraları beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikle biranın etiketine baktığımızda baharı çağrıştıran yeşil
yapraklar ve şerbetçiotu figürleri çok hoş olmuş. Ancak bu şişenin üzerine
depozitosuz yazmaları da bir o kadar komik, zira etiketi yırtıp atınca Belçikalı
Duvel birasından çakma depozitolu tombul şişesiyle birebir aynı. Alkol oranın
%4,5 a düşürerek daha içilebilir ve ferahlatan bir bira üretmek istemişler.
Zaten bunun dışında da pek bir numarası yok, sanıyorum sadece etiket fiyatını “pahalı
iyidir” dedirtmek için arttırmışlar. Şerbetçiotunu daha fazla koysalardı bu
fiyat farkını anlayabilirdim ama bol şerbetçiotlu dedikleri bu birayı açınca
nedense malt kokusundan başka hiçbir şey hissetmedim, bende şerbetçiotu bol bir
bira beklentisi oluşturdukları için de hayal kırıklığına uğradım. Bol
şerbetçiotu birada nasıl bir etki yaratır diyenler piyasada yeni giren ve nadir
bulunan Fuller’s London Pride ve Fuller’S ESB’yi veya Brooklyn Lager biralarını
denesinler. Hatta yurtdışına çıkanlara Brewdog Harcore IPA veya Sierra Nevada
Pale Ale biralarını da önerebilirim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tadım detaylarına baktığımızda genel itibariyle tombul Efes’ten
neredeyse farkı yok gibi. Özellikle açtığım ilk bira dikine boşaltmama rağmen
bardakta hiçbir köpük oluşturmadı, sanıyorum bu birada bir hata vardı, yine de
diğerlerinde köpük ve gaz oranı klasik Efes’e göre daha düşük. Bu şekilde daha
yumuşak bir için sunulmak ve bayan içici kitlesine hitap edilmek istenmiş.
Bunun dışında ballı malt kokuları daha ön planda, ancak bütüne baktığımızda
kapalı gözle fark edilebilecek düzeyde lezzet farklılıkları yok tombul
şişesiyle. Ben LBG (Lüleburgaz) üretimini denedim, LBG üretimi hiçbir birasını
sevmem Efes’in, bu sözde şerbetçiotu bol birası da benim için etiketi
değiştirilmiş ve fiyatı şişirilmiş LBG tombul biradan öteye gidemedi. Demek ki
bira pazarının %80’ini elinde bulundurunca tüketicilerin istekleri de çok da umursanmıyormuş.
Bizdeki genel tüketici kitlesinin sahip oldukları at gözlükleri ve bilgi sahibi
olmadan oluşturdukları tabularının bu gibi büyük bira üreticilerini daha kaliteli
biralar üretmeye teşvik etmemesi de ayrı bir etken tabi ki.<o:p></o:p></div>
</div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-52954253675666706372012-03-23T02:05:00.002+02:002012-04-08T02:42:16.298+03:00İNGİLTERE BİRA TESİS ZİYARETİ – BİRA TADIM SEYAHATİ 2 (THE KERNEL BREWERY)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Londra’daki bira maceramıza eşyalarımızı yerleştirir yerleştirmez ertesi günkü bira tadımına kendimiz ve damaklarımızı hazırlamak adına detaylarına “Bira Tadımları” bölümlerinde yer vereceğim farklı türdeki biraları satın almakla başladık. Ertesi sabah ise The Kernel Brewery’nin rutin Cumartesi tadım günlerinden birine katılmak için yola çıktık. The Kernel İngiltere’de neredeyse en mikro düzeyde üretim yapan bira tesisi, hatta buna tesis demek en azından üretim hatlarını büyütene kadar yanlış olur. The Kernel, biranın üretiminden şişelerin etiketlenmesine kadar her şeyin elle yapıldığı bir mikro brewery, yani tam bir craft bira (butik bira). Bu biraların üretildiği küçük alanda ve bahçesinde her Cumartesi tadım günleri oluyor ve burası bira severler tarafından saat 10.00-15.00 arasında büyük bir ilgiyle ziyaret ediliyor ve Tüm Kernel biraları burada satışa çıkarılıyor. Hemen yan tarafta bulunan komşu peynirciler ve etçiler sayesinde çeşitli eşleştirmeler de yapmak mümkün. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-6h8p6dQZgME/T2u78NFonoI/AAAAAAAAAEM/uK6y2VEPQeg/s1600/DSC_1545.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-6h8p6dQZgME/T2u78NFonoI/AAAAAAAAAEM/uK6y2VEPQeg/s320/DSC_1545.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-hnjC3NJm2zY/T2u79-2GUdI/AAAAAAAAAEU/wYUTbN9C3TY/s1600/DSC_1547.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-hnjC3NJm2zY/T2u79-2GUdI/AAAAAAAAAEU/wYUTbN9C3TY/s320/DSC_1547.jpg" width="213" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Biz Kernel’e 13.00 gibi vardığımızda tüm çeşitleri bulamasak da o gün tadabileceğimiz kadar değişik türde biralar hala satılmayı bekliyordu. Normalde tadımın son saatlerine doğru biraların çoğunun satılmasına rağmen o gün yağan hafif yağmur adeta şansımız gibiydi. Stantta yer alan biralara baktığımızda Pale Ale, IPA ve Stout, Breakfast Stout olmak üzere 4 ana çeşit bira vardı. Ancak IPA ve Pale Ale türlerinin farklı şerbetçiotlarıyla üretilmiş çeşitleri sayesinde toplam 8 farklı bira satın aldık ve depodan satış olmasına rağmen hatırı sayılır bir para bıraktık. The Kernel’in biralarının 33cl depo satış fiyatı 10TL ile 20TL arasındaydı (İngiltere’de Carlsberg gibi ortalama bir 50cl lager bira fiyatı 3TL) ve bu kısıtlı miktardaki özel biraları stoklayabilen şanslı mekanlardan birinde tadım yapmak zorunda kalsaydık ekonomik açıdan epey yıpranacaktık<span style="font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-ihWruxAZ8bg/T2u8qMD7nhI/AAAAAAAAAEc/3GqcmHfJ8q4/s1600/DSC_1532.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-ihWruxAZ8bg/T2u8qMD7nhI/AAAAAAAAAEc/3GqcmHfJ8q4/s320/DSC_1532.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">The Kernel’in bulunduğu çevre butik gıda üreticilerinin ve diğer çeşitli küçük işletmelerin bulunduğu bir yer. Bizdeki Kapalıçarşı’nın dışını andırıyor ve irili ufaklı dükkanlar ile mikro düzeyde üretim tesisleri mevcut. London Bridge metro istasyonundan çıkıp köprüyle paralel yolda 15dk yürüme ile buraya ulaşabiliyorsunuz. İçeride ise çok sıcak bir ortamla karşılaşıyorsunuz. Dilerseniz sahibi ve brewmaster’ı Evin, ürettikleri biralarla ilgili tüm detayları seve seve aktarıyor, öyle ki kendisi birkaç birasının formülünü bile bizimle çekinmeden paylaştı. Etrafta ise bizim gibi farklı ülkeden bira tatmaya gelmiş başka bira fanları da vardı. Benim tadım yapıp biralarla ilgili not aldığımı görünce “beer hunter” mısın diye sorarak sohbete girenler oldu. Kendileri de bizim gibi yurtdışından (Ukrayna) İngiltere’ye bira tadımı için gelmişler ve dünyayı dolaşıyorlarmış. Bizde bazı kesimlerce hamallık olarak görülen biranın, mevcut markalara bakınca haksız da değiller ya, öyle bir fan kitlesi var ki yurtdışında gördüğü itibar 5000 yıllık tarihine yakışır cinsten.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Kernel biralarının lezzetine gelince nereden başlayacağımı bilemiyorum. Bunlar biraysa bizim içtiklerimiz bildiğiniz soda. Hafif arpa suyu aromalı soda diyelim de canım biralarımıza haksızlık etmeyelim. Tabi ki de her şeyde olduğu gibi bu da parasına göre, ama parasını ödemek istesek de maalesef yaşadığımız yerde bu veya bunun gibi biraları bulmak çok zor. Kernel’in sahibiyle biralarınızı Türkiye’ye ithal edelim (bunun mümkün olmadığını bilsek de) diye sohbete başladığımızda yeni bir tesis kurmayı ve üretim kapasitelerini arttırmayı planladıklarından bahsetti. Bu kadar takdir gören biraların da elbet daha fazla kişiye ulaşması gerekiyor, ama onlar adına henüz ihracat için erken. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Kernel’e gitme amacımız, aynı türdeki biraları farklı şerbetçiotlarıyla üretiyor olmaları ve dolayısıyla bizim de bu şerbetçiotlarının biranın genel tadına nasıl etki ettiğini görme isteğimizdendi. Chinook, Centennial, Nelson Sauvin ve 4C (yani Chinook, Centennial, Columbus, Citra) olmak üzere 1’i hibrit 4 farklı şerbetçiotunun tadını ve yarattığı etkiyi hissetmiş olduk. Bunlardan benim damak tadıma en çok uyanı Centennial oldu. Centennial’ın nane gibi ağzı ferahlatan ve temizleyen özelliği var ve diğerlerine göre daha baharatlı. Nelson Sauvin ile Chinook ise çok aromatik, biraya adeta tropik mevye ve kayısı kokuları salmış. Bunlar da aynı türden bambaşka ve muhteşem biralardı ama 2 taneden sonra bira olarak Centennial olanından içmeyi tercih ederim. Safari gibi likörlerle hazırlanmış kokteyllere ise öncelikli alternatif olarak görülebilir Nelson Sauvin ve Chinook şerbetçiotlarıyla yapılmış biralar. 4C ile yapılmış bira ise Chinook ‘a benziyordu ama bitişteki acılığı hatırı sayılır ölçüde daha fazlaydı ve damakta daha uzun bir etki bırakmıştı.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Bir de Centennial şerbetçiotuyla 2010’da üretilmiş yıllanmaya müsait muhteşem bir IPA (Indian Pale Ale) birası vardı. Bu biranın dibinde yaklaşık yarım parmak boyunda bir maya tortusu bulunuyor. Bu maya tortusu biranın tadını gün geçtikçe iyileştirerek birayı yıllanmaya müsait kılıyor. Belki 20-30 yıl için uygun değil ama dönerken kendim için aldığım ekstra 1 şişe birayı 10 sene sonra içmenin nasıl bir haz vereceğini şimdiden düşlüyorum <span style="font-family: Wingdings;">J</span><o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-oZ7sSlZnrQI/T2u7MaIs2jI/AAAAAAAAADs/AS91OmHxnkk/s1600/DSC_1571.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://3.bp.blogspot.com/-oZ7sSlZnrQI/T2u7MaIs2jI/AAAAAAAAADs/AS91OmHxnkk/s320/DSC_1571.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-uj64_aarL-0/T2u932oaGhI/AAAAAAAAAFk/o7glG1ECyXA/s1600/DSC_1581.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-uj64_aarL-0/T2u932oaGhI/AAAAAAAAAFk/o7glG1ECyXA/s320/DSC_1581.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Kernel biralarının tadımında en son sırayı olması gerektiği gibi siyah “stout” biralarına bıraktık. Bira tadımının en temel kurallarından biri de açık renkten koyu renge doğru gitmektir. Aksi taktirde açık renkli biranın lezzetindeki detaylar, tadı daha dolgun olan koyu renkli bira tarafından bastırılacaktır. Birada şarapta olduğu gibi ağzınıza bir yudum alıp tükürerek tadım yapamazsınız. Bira, ağızdaki bitiş etkilerinin görülmesi için yutulmak zorundadır. Zaten Kernel biralarını tükürmeye hiç de niyetimiz yoktu ki, sıra stoutlara geldiğinde alkol oranı en az %7’ler civarında olan bu biralar sayesinde iyiden iyiye keyiflenmeye başlamıştık<span style="font-family: Wingdings;">J</span> <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-wnT_XdgRvJM/T2u7iCdsz9I/AAAAAAAAAD0/jVPb6kc1vFQ/s1600/DSC_1625.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-wnT_XdgRvJM/T2u7iCdsz9I/AAAAAAAAAD0/jVPb6kc1vFQ/s320/DSC_1625.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-oXh-KTvbp1U/T2u7jl8kAaI/AAAAAAAAAD8/Ogj9FwOPfFU/s1600/DSC_1626.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="156" src="http://4.bp.blogspot.com/-oXh-KTvbp1U/T2u7jl8kAaI/AAAAAAAAAD8/Ogj9FwOPfFU/s320/DSC_1626.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-rbBjF6f-h_Y/T2u7k5yPmWI/AAAAAAAAAEE/TgzMXgShH0A/s1600/DSC_1627.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-rbBjF6f-h_Y/T2u7k5yPmWI/AAAAAAAAAEE/TgzMXgShH0A/s320/DSC_1627.jpg" width="320" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: Wingdings;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">Kernel’in Imperial ve Breakfast olmak üzere iki çeşit “stout” birasın deneme fırsatını bulduk. İkisi de alkol oranı olarak %9’un üzerindeydi ama bu kesinlikle hissedilmiyor. Yoğun bir şekilde kavrulmuş malt alkolün keskin etkilerini çok başarılı bir şekilde bastırmış. Her iki birada da şerbetçiotundan gelen acılık hissediliyor ve bu benim oldukça hoşuma gitti. Breakfast Stout’ta hafif yanık lastiğimsi bir tat<span style="font-family: Calibri, sans-serif;"><span style="font-size: 15px; line-height: 17px;"> </span></span>hissettim ve nedense bunu çok sevdim. Imperial olan ise, daha çok maltın şerbetçiotu acılığı ve espresso aromasıyla dengelendiği bir bira. Espresso aroması derken bunu sakın Efes’in dark Brown birasıyla karıştırmayın, kıyaslamayın veya aynı anda adlarını dahi ağzınıza almayın <span style="font-family: Wingdings;">J</span> Aklınıza kahve aromalı bir bira gelmesin, zira bu tür doğal craft biraların kahvemsi aromaları daha çok kavrulmuş arpadan geliyor, yani yapay bir aroma bulunmuyor. Zaten bu da craft biranın en önemli özelliği, doğallık…<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-i88maCLiznE/T2u9B_4QJ7I/AAAAAAAAAEs/JlZZp1VKAGk/s1600/DSC_1553.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://2.bp.blogspot.com/-i88maCLiznE/T2u9B_4QJ7I/AAAAAAAAAEs/JlZZp1VKAGk/s320/DSC_1553.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-XeXYs2vP6aY/T2u9DY3RkyI/AAAAAAAAAE0/WN2S9qvO2VA/s1600/DSC_1564.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="199" src="http://3.bp.blogspot.com/-XeXYs2vP6aY/T2u9DY3RkyI/AAAAAAAAAE0/WN2S9qvO2VA/s320/DSC_1564.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-uPR7TPV1ovk/T2u9G-tKZpI/AAAAAAAAAFA/VBCNL_628ho/s1600/DSC_1578.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="166" src="http://3.bp.blogspot.com/-uPR7TPV1ovk/T2u9G-tKZpI/AAAAAAAAAFA/VBCNL_628ho/s320/DSC_1578.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-YEZw9hKKh3g/T2u9KJY0noI/AAAAAAAAAFU/sCwHLvjK00w/s1600/DSC_1595.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-YEZw9hKKh3g/T2u9KJY0noI/AAAAAAAAAFU/sCwHLvjK00w/s320/DSC_1595.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-gudArYcfYts/T2u9MLKTWrI/AAAAAAAAAFc/afSgHs4mQCE/s1600/DSC_1597.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="256" src="http://1.bp.blogspot.com/-gudArYcfYts/T2u9MLKTWrI/AAAAAAAAAFc/afSgHs4mQCE/s320/DSC_1597.jpg" width="320" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;"><br />
</div><br />
</div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-23093123522759955512012-03-22T01:32:00.000+02:002012-03-22T01:32:23.010+02:00İNGİLTERE BİRA TESİS ZİYARETİ – BİRA TADIM SEYAHATİ 1<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">5 ay gibi uzun bir aradan sonra bloğuma dönüp bir şeyler yazıp çizmek ne güzel. Hem de bira hakkında dolu dolu! Hayat o kadar rutin giderken ve bu kış ayının ortasında ne yapabiliriz diye düşünürken ben ve arkadaşım sevgili Murat ile hem brewery turlarına katılmak hem de farklı çeşitlerdeki biraları doyasıya tadarak damak tadımızı geliştirmek adına eş ve sevgililerimizden izin alarak (işin en zorlayıcı kısmıydı!) İngiltere’ye gitmeye karar verdik. Tabi burada tadımı yapılacaklar listesinde “bira” genellemesinden çıkıp İngiliz Ale’leri, Amerikan Ale’leri, Belçika Manastır Biraları (bunlar da Ale) ve diğer Lager’ler olarak sınıflandırmak daha doğru olacağından planımızı bunlara göre yaptık. Birada şarapta olduğu gibi tada etki eden üzüm gibi sadece tek bir ana bileşen olmadığı için tadımını yapacağımız biraların arasındaki farkları görmek adına malt, şerbetçiotu ve maya türlerini ve bunların kullanım oranlarını çeşitli kaynaklardan bulup tek tek not ettik. Böylece farklı markalardaki aynı tür biraların aralarındaki tat farkının nasıl oluştuğunu, kullanılan hammaddelerin tür ve oranlarının biranın tadına nasıl etki ettiğini görmek istedik...<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-43017627588009288882011-09-28T22:32:00.002+03:002011-09-28T22:32:51.988+03:00Bira Tadımı Nasıl Yapılır ?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">Şimdiye dek Türkiye’de maalesef önümüze kaliteli biralar sunulmadığı için hepimiz genellikle birayı açar açmaz pek de umursamadan tükettik ve hala da çoğunlukla bu şekilde tüketmekteyiz. Ancak son zamanlarda gittiğim bazı restoran ve barlarda az da olsa menülere eklenen yeni ithal biralar beni oldukça memnun etti ve bunların daha fazla erişilebilir olmasını ümit ediyorum. Yeni bir biranın tadına bakacağınız zaman, ya da sürekli olarak tükettiğiniz biraya farklı bir açıdan bakmak, onu yeniden keşfetmek ve işi biraz daha keyifli bir hale getirmek isterseniz aşağıda yazdıklarımı kesinlikle uygulamanızı tavsiye ederim:<o:p></o:p></div><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><br />
</div><div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: 0cm; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -.55pt;"><!--[if !supportLists]--><b><span>1-<span style="font: 7.0pt "Times New Roman";"> </span></span></b><!--[endif]--><b>Biranın Bardağa Boşaltılması<o:p></o:p></b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">“Bira Bardağa Nasıl Doldurulmalı” adlı yazımda da belirttiğim üzere bira bardağını 45 derece eğerek bardağın 2/3’ünü doldurun, kalan kısım için ise birayı dikine boşaltarak 2 parmak köpük oluşumuna izin verin. Bazı biraların (bkz. Coopers Pale Ale, Coopers Sparkling Ale) dibinde ise gözle görülür bir maya tortusu bulunmaktadır ve genellikle bunların biraya karıştırılması biranın tadını daha da güzelleştirir. Bu durumda şişede bir miktar bira bırakın, tortunun biraya karışması için şişeye girdap yaparak döndürün ve kalan birayı bu şekilde bardağa boşaltın.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: 0cm; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 0cm; text-indent: -.55pt;"><!--[if !supportLists]--><b><span>2-<span style="font: 7.0pt "Times New Roman";"> </span></span></b><!--[endif]--><b>Biraya İlk Bakış – Biranın Görünümü<o:p></o:p></b></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;">Biranın köpüğünün yoğun mu, yoksa az mı olduğuna bakın ve bunu not alın. Örneğin Stout biralarında köpük birdenbire neredeyse bardağın dibinden yoğun bir şekilde oluşmaya başlar ve bu köpükler çok hızlı bir şekilde yok olarak asıl formuna kavuşur ve biranın üzerinde uzun soluklu olarak yer eder. Bu haliyle Stout biraları bardağa boşaltırken en keyif aldığım biralardır. Stout ve Porter tipi biraların köpükleri daha kremamsı ve Pilsen biralarına göre daha koyu renklidir. %100 malt biranın köpüğünün yarısı ortalama 1dk. bardakta kalmalıdır.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;">Biranın köpüğüne baktıktan sonra sıra biranın kendisinin görünümüne gelir. Bunun için bardağı direk ışığa maruz kalmayacak şekilde kaldırın ve biranın rengi ile görünümünün puslu mu yoksa berrak mı olduğunu not alın. Şişede doğal olarak fermente edilmiş ve yıllandırılmış biralar içerdiği maya sayesinde pusludur ve bu oldukça doğaldır, ancak normalde her zaman berrak olarak içtiğiniz filtre edilmiş biralar bulanık olduğunda bozulmuş demektir.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: 0cm; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 0cm; text-indent: -.55pt;"><!--[if !supportLists]--><b><span>3-<span style="font: 7.0pt "Times New Roman";"> </span></span></b><!--[endif]--><b>Koklama<o:p></o:p></b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Öncelikle burnunuzla iki defa hızlaca, ardından ağzınız açık olarak nefes alın-verin. Biranızı koklayın ve ilk olarak şerbetçiotu mu yoksa malt kokusu mu aldığınızı not alın. Genellikle açık renkli bira larda şerbetçiotu kokusu daha ön plandayken, koyu biralarda daha fazla kavrulmuş malt, çikolata, kahve vb. kokuları hissedersiniz. Ale (Eyl) tipi biralarda ise, ale mayasının karakteristik olarak vermiş olduğu meyvemsi ve baharatlı aromaları fark edeceksiniz.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;">Biranızı her koklamadan sonra daha iyi keşfedebilmek için biraz vaktinizi ayırın, zira toplam 4 koklama sonrası koku alma duyunuz iyice zayıflayacaktır. Koku, biranın lezzetinin artmasını sağladığından birayı direk şişeden tüketmeyiniz. Ortamda başka baskın kokular olmadığından emin olunuz.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;">Biradan alacağınız kokular; <u>aroma</u>, <u>buket</u> ve <u>kötü kokular</u> olmak üzere 3’e ayrılır. Aromayı belirleyen arpa ve malttır ve genellikle fındıklı, tatlı, <span> </span>maltlı ve topraksı kokular olarak ifade edilir. Buketi belirleyen ise şerbetçiotudur ve genellikle çam, reçine, çiçeksi, bitkisel ve baharatlı kokular olarak ifade edilir. Kötü kokular ise “Bira Şişeleri Neden Genellikle Kahverengidir” başlıklı yazımda belirttiğim gibi biranın direk gün ışığına maruz kalmasıyla oluşabilen çürük yumurta kokusu olabilir. Diğer istenmeyen kokular pişmiş kabak, sülfürlü, tereyağlı gibi kokular olarak nitelendirilmektedir. Bazı koyu renkli biralarda tereyağlı kokular belli bir ölçüye kadar arzu edilebilir. Taps’te bir Marzen birası, ya da Balans Brau’da Caramel (Taps ten aldıkları Marzen’in kendi mekanlarındaki ismi) birası sipariş edenler ne demek istediğimi daha rahat anlayabilirler. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;">Bu kokuları en iyi şekilde algılayabilmeniz için bardağa boşaltır boşaltmaz koklamanızı tavsiye ederim, çünkü bu kokuların çoğu uçucudur ve en yoğun olarak bardağa boşaltma esnasında var olurlar. Ayrıca, tıpkı şarapta da olduğu gibi biranızı içerken bardağınızda yeterli alan kaldığında bardağınızı dairesel bir şekilde girdaplayarak bu kokuların yeniden oluşmasını sağlayabilir ve bira keyfinizi arttırabilirsiniz.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal" style="margin-left: -.55pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin-left: 0cm; mso-list: l0 level1 lfo1; tab-stops: list 0cm; text-indent: -.55pt;"><!--[if !supportLists]--><b><span>4-<span style="font: 7.0pt "Times New Roman";"> </span></span></b><!--[endif]--><b>Tadım<o:p></o:p></b></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Artık biranızdan ilk yudumu alabilirsiniz. Aldığınız bu yudumu kesinlikle hemen yutmayın, ağzınızın içinde dolaştırarak dilinizin tüm bölgelerinin (acı, tatlı, tuzlu, ekşi) biranızın tadını keşfetmesini sağlayın. Biranızın ilk izlenimde tatlı mı, acı mı, asitli mi olduğunu not alın. Özellikle “ale(eyl)” tipi biralar oldukça kompleks karakterde olabilir ve ilk yudumunuzda aldığınız tatla birayı yuttuktan sonra aldığınız tat arasında büyük farklar olabilir. Bira tadımı biranın değerlendirilmesinde en göreceli ve en önemli aşamadır ve <u>biranın ağızda bıraktığı his</u>, <u>tat</u> ve <u>bitiş</u> olarak 3’e ayrılır. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Biranın ağızda bıraktığı his biranın gövdesiyle ilgilidir. Her bira türünün arzu edilen ayrı bir gövdesi vardır. Gövde, biranın ağızda ne kadar hafif veya ne kadar ağır hissedildiğiyle alakalıdır. Ülkemizdeki bira pazarında neredeyse tek tip olarak bulunan Pilsen biraları hafif gövdeli biralar olarak nitelendirilebilir. Genellikle bira rengi koyulaştıkça bira da orta gövdeliden tam gövdeliye doğru ilerler. Koyu renkli bir biranın hafif gövdeli olması arzu edilen bir durum değildir. Örneğin Stout tipi biralar ağızda ipeksi bir etki bırakırken Efes gibi pilsen tipi biralar daha hafif ve gazlı bir etki bırakır. Sonuç olarak, her farklı bira türünün yarattığı bu gibi etkiler birbirinden farklıdır.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Biranın tadı maltlı, şerbetçiotlu veya dengeli olarak ifade edilir. Şarapta üzüm neyse birada da malt odur. Malt, tatlımsı veya topraksı olarak ifade edilir. Yoğun bir şekilde kavrulmuş maltlar da kavruk lezzetler açığa çıkarır. Şerbetçiotu ise biraya bitkisel, buruk, acı ve ağzı ferahlatıcı etkiler katar. Sizin içtiğiniz bira daha çok maltlı mı, yoksa şerbetçiotlu mu, ya da malttan gelen tatlılık iyi bir şekilde şerbetçiotunun acılığıyla mı dengelenmiş?<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Bitiş ise birayı yuttuktan sonra <span> </span>ağızda kalan tadı ifade eder. Sizin biranız ağızda uzun süre etki bırakan acı bitişli mi, yoksa herhangi bir iz bırakmadan kaybolan kısa bitişli mi?<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-65698083927244631932011-09-28T22:31:00.000+03:002011-09-28T22:31:32.002+03:00Yurt Dışından (AB) Bira Getirilebilecek Site<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">Bir dış ticaret uzmanı olarak sadece kendi içiminiz için bile sınırlı sayıda birayı DHL, TNT gibi hava kargo ile yurtiçine sokmanın imkansız olduğunu söyleyebilirim. Böyle bir durumda sizden sağlık sertifikaları, bileşen listesi gibi birtakım ithalat dokümanları isteyecekler ve bunların hazırlanması hem zaman alacak hem de binlerce TL’lik masraflar oluşacaktır. Bu yüzden çok merak ettiğiniz birayı tadabilmenin en kolay yolu yurtdışına çıkan bir arkadaşınıza sipariş vermek ya da kendi seyahatinizde satın almaktır.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><a href="http://www.slurp.co.uk/">www.slurp.co.uk</a> aklınıza gelebilecek her türlü bira ve şarabı bulabileceğiniz İngiliz menşeli online içki mağazası. Avrupa Birliği’ndeki tüm ülkelere gümrüksüz ve çok uygun kargo fiyatlarıyla dilediğiniz içkiyi gönderiyorlar. Gittiğiniz ülkede marketlerde bulamadığınız ender ve kaliteli butik biraları bu siteden gönül rahatlığıyla temin edebilirsiniz. Teslim sürecinde de ilgi ve alakaları gayet olumlu.<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-10388907473300287402011-09-02T19:11:00.001+03:002011-09-04T05:07:46.071+03:00Votkalı Bira Olur mu?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 0pt;"><br />
<div class="MsoNormal">Piyasada bulunan kırmızı Tuborg, Efes Extra gibi yüksek alkol içeren biralar bir çok kişi tarafından "votkalı bira" olarak nitelendirilir. Ancak, biranın içine votka koyularak alkol derecesinin arttırılması çok manasızdır ve sadece bir şehir efsanesinden ibarettir. Bira ve şarap gibi içeceklerin alkolü fermantasyon ile oluşmaktayken votka, cin vb. içkiler distile alkollü içki sınıfındadır. Örneğin votka, mısır gibi nişastalı gıdalardan mayşeleme ile elde edilen şekerin fermente edilerek alkole dönüştürülmesi ve daha sonra bunun damıtılarak etil alkol elde edilmesi ve suyla karıştırılması yoluyla üretilir. Netice itibariyle, birada fermantasyon ile doğal yolla zaten istenilen düzeyde oluşan alkole bir de etil alkol eklemek hiç de akıllıca olmazdı.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Peki bu durumda yüksek alkollü biralarda alkol oranı nasıl arttırılıyor? "Biranın Hammaddeleri" başlığında fermantasyon yoluyla alkolün nasıl oluştuğu kısmında da belirttiğim gibi, bira mayası şırada yer alan şekerleri tüketerek karbondioksit ve alkol açığa çıkarmaktadır. Şıradaki şeker ne kadar fazla olursa maya tarafından üretilen alkol de o derece fazla olacaktır. Örnek olarak, ortalama 200gr malt ile %5 alkol oranına sahip 1 litre bira üretilebilirken, eklenecek 50-60 gr toz şeker ile aynı biradaki alkol hacmini %7’lere çıkarmak mümkündür. Aynı şekilde şeker yerine yaklaşık 100 gr daha malt kullanmak da aynı düzeyde alkol üretecektir, ancak ortaya çıkan bira bu sefer daha dolgun lezzetli ve daha maliyetli olacaktır. Bizdeki bahsi gecen yüksek alkollü biraların alkolünü içerken yoğun olarak hissetmemiz ve bira olmaktan ziyade yüksek alkollü gazlı içecek izlenimi vermesi biraya lezzet acısından hiçbir şey katmayan şekerin yoğun olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu biralar butik bira sınıfında yer alan kaliteli yüksek alkollü biralar gibi %100 malt ile üretilmiş olsalardı, gerçekten içine votka katılmış gibi suni olarak alkolü arttırıldığı hissiyatını vermez, aromatik tatlarıyla gerçek birer yüksek alkollü bira olarak algılanırlardı ve bunlara da votkalı bira değil yüksek alkollü dolgun biralar denirdi. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Sonuç olarak siz haricen eklemediğiniz sürece içtiğiniz yüksek alkollü biralar votkalı filan değildir, şeker takviyesiyle alkolü arttırılmış biralardır. Amacınız sarhoş olup kafayı bulmaksa votkayı en kestirmeden direk olarak için, biraya dökerek biranızı katletmeyin!, birayı keyif almak için ve bulabiliyorsanız en kalitelisinden tüketin. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">İşte bulup içtiğinizde bira hakkında tabularınızı yıkacak, tavsiye edebileceğim yüksek alkollü biralardan bazıları: Coopers Vintage Ale 2007 %7,3 Avustralya, Sierra Nevada Torpedo %7,2 Amerika, Sierra Nevada Bigfoot Ale %9,6 Amerika, Dogfish Head 90 Minute IPA %9,0 Amerika, Brew Dog Hardcore IPA %9,2 İngiltere, Augustiner Maximator Doppelbock %7,5 Almanya, Rochefort Trappistes 10 %11,3 Belçika.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Bir de henüz maalesef deneme fırsatı bulamadığım, Amerika’da işe ruhunu koyan bira üreticilerinden birisi olan Samuel Adams’a ait Utopias adlı bira var ki insanı ütopyalara sürükleyecek cinsten. %27 alkol oranıyla dünyanın en yüksek alkollü birası. Öyle sanıyorum ki bu birada da Coopers Vintage Ale gibi konyak-brandy havası var ama bunun kesinlikle çok daha belirgin olduğunu düşünüyorum. Gırtlağı yakıyor mu bilmem ama cebi kesinlikle yakan bu biranın fiyatı 150 USD civarında. Türkiye’de de satılmış olsaydı, bizdeki fiyatı vergiler ile 400TL’den aşağı olmazdı. Bakır mayşe tankına benzer şişesi ise tam koleksiyonluk.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-a7CguEBoedM/TmLdBp9qZ5I/AAAAAAAAACU/2lClEWaSYQw/s1600/samuel+adams+utopias.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="298" src="http://4.bp.blogspot.com/-a7CguEBoedM/TmLdBp9qZ5I/AAAAAAAAACU/2lClEWaSYQw/s320/samuel+adams+utopias.jpg" width="320" /></a></div><div class="MsoNormal"><br />
</div></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-10088891750074804412011-08-07T13:59:00.000+03:002011-08-07T13:59:02.665+03:00Biramın Tadının Daha İyi Olmasını Nasıl Sağlarım?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">Şüphesiz onu bekleterek.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Zamanında hobi olarak evde yaptığım biralar fermantasyon aşamasından sonra 2 haftada yeteri seviyede gazlanarak içime hazır hale gelirdi. Ancak, kenarda bekleyen biraları her açtığımda tadı bir öncekinden daha güzel olurdu. Çünkü bira, son kullanma tarihini (genellikle 1 yıl) aşmamak kaydıyla bekletildikçe daha da olgunlaşır ve gerçek karakteri tam olarak oturur. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Aynı şey marketten satın aldığımız ticari biralar için de geçerlidir. Normalde Efes içeceğim zaman özellikle İstanbul üretim olmasına dikkat ederim ve çevremde bulunan diğer bir üretim olan Lüleburgaz’ı sulandırılmış arpadan başka bir şeye benzetemediği için pek sevmem ve biri ikram etmediği sürece parayla satın alıp içmem. Kayınpederi köydeki evinde ziyaret ettiğimiz bir gün bizim oraların (Trakya) ünlü satır eti ve ona eşlik eden rakıdan sonra sıra bira ile cilaya gelmişti. Önüme bardakta gelen bira kesinlikle beğendiğim İstanbul üretimi değildi ve o kadar güzeldi ki, ilk yudumdan sonraki ilk işim derhal masadan kalkıp şişeye bakmak ve bu muhteşem biranın nerede üretildiğini görmek oldu. Şaka gibi bir manzara. Buzdolabının en altındaki meyvelik kısmında unutulduğunu öğrendiğim ve son kullanma tarihinin dolmasına yaklaşık 1 ay kalmış Lüleburgaz üretimi Efes <span style="font-family: Wingdings; mso-ascii-font-family: "Times New Roman"; mso-char-type: symbol; mso-hansi-font-family: "Times New Roman"; mso-symbol-font-family: Wingdings;"><span>J</span></span> Biranın lezzeti aylar geçtikçe o kadar oturmuş, bira o kadar olgunlaşmıştı ki ilk aklıma gelen Efes’in formülündeki oranları veya kullandıkları hammaddelerin türünü değiştirmiş olabilecekleriydi, ama bu biranın LBG üretimi olabileceği kesinlikle ihtimaller arasında değildi.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Sonuç itibariyle, severek bira tüketen ve en önemlisi sabırlı biriyseniz özellikle yaz ayları için marketten stoklayabileceğiniz kadar bira almanızı ve bunları en az 2 ay, mümkünse olabildiğince daha fazla beklettikten sonra tüketmenizi şiddetle tavsiye ederim. Zira, özellikle yaz aylarında üreticilerin artan talebe yanıt verebilmek için gerçek lezzetinden ödün verdikleri ve yeterince olgunlaşmadan piyasaya sürdükleri yavan biralara karşı kendi imkanlarınızla alacağınız en güzel tedbir budur. Ya da, çevrenizde bulabiliyorsanız her zaman daha özenle üretilen ve doğal yöntemlerle olgunlaştırılan, yaz-kış tadı aynı olan butik biraları tercih edebilirsiniz.<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-60653596585460660062011-07-22T17:54:00.003+03:002011-07-26T00:14:05.899+03:00Bira Şişeleri Neden Genellikle Koyu Renklidir?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">Hiç marketten aldığınız bir biranın çürük yumurta vb. gibi koktuğunu hissettiğiniz oldu mu? Peki böyle bir durumda biranın karakterinin böyle olduğunu düşünerek bu kokuyu kabullendiniz mi? İyi bir bira içicisi olan yakın bir arkadaşımın dayanamayıp Efes Pilsen’i arayarak son zamanlarda biralarınız neden osuruk gibi kokuyor şeklindeki şikayeti karşısında yetkililerin öncelikle bu biraların hangi bayiden alındığını sorması üzerine epey bir zaman geçti ve o zamanlar ben birasını limon sıkıp onu katleden, köpüksüz bira servis eden garsonu alkışlayan bir tip olduğum için bu konuya pek de aldırış etmemiştim. Nitekim, yaşın ilerlediğinden midir bilinmez ama bira hakkında araştırma yaparak edindiğim bilgileri bu gibi durumlarla ilişkilendirmek bana zamanla ayrı bir keyif vermeye başladı.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Tükettiğimiz biraların şişelerine baktığımızda bunların büyük çoğunlukla kahverengi, geri kalanının ise yeşil ve şeffaf olduğunu görürüz. Bunun sebebi ise düz mantıkla koyu renk ile birayı güneş ışığından korumaktır. Güneş ışığı ve floresan ışığına direkt olarak maruz kalan bira, izomerleşmiş şerbetçiotu ve sülfür bileşenlerinin foto-kimyasal tepkimelerinden ötürü derhal kötü kokular üretmeye başlar, hatta bu süreç o kadar kısadır ki 1 saat bile sürmez. Yani arkadaşımın osuruk kokan biralarının ilk kabahatlisi tembellik yapan ve kasaları derhal içeri almayan tekel bayisinin ta kendisidir (Üretici firmanın bayisini konu hakkında bilgilendirmiş olduğunu düşünüyorum). <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Bu gibi kötü kokulara sebep etmenler ışığın mavi dalga boyu ile ultraviyole ışınlarıdır. Bu ışınlardan en etkin korumayı kahverengi şişeler sağlamaktadır. Hal böyleyken, Miller gibi şeffaf şişeye sahip olan ve dolayısıyla bu ışınlara karşı korumasız olan biraların kapağını açar açmaz kokudan kaçmamız gerekmez miydi? Diğer biralarla aynı yöntem ile üretilselerdi evet. Ancak bu üreticiler, normal üretim sürecinde olduğu gibi biraya acılığını veren şerbetçiotunu şırayla birlikte kaynatmak yerine, bu kokuların oluşmasına sebep olan bileşenlerin önceden izomerleştirilerek uzaklaştırıldığı şerbetçiotu özütü ile düşük oranda aromatik şerbetçiotu kullanarak biralarının ultraviyole ışınlara karşı duyarlılığını engelliyorlar. Doğal bir koruma sağlayan kahverengi şişe yerine şeffaf renk kullanılmasını ise şahsen pazarlama stratejisi olarak yorumluyorum. Zira, şeffaf şişede gördüğüm her bira bende içimi kolay ve hafif bira imajı yaratıyor, ancak bahsettiğim üretim süreciyle ilgili olarak şerbetçiotu aromasını eksik hissettiğimden ötürü lezzet olarak bir o kadar yavan geliyor ve su içmek istediğim anlar dışında tercih etmiyorum.<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-406936056209151347.post-87265478279400561772011-07-22T16:05:00.004+03:002011-08-21T18:07:46.642+03:00Bira Bardağa Nasıl Doldurulmalı? Bira Köpüğü Ne İşe Yarar?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on"><br />
<div class="MsoNormal">Kimimiz birayı köpüklü sever, kimimiz ise nedensiz bir şekilde köpüksüz. Şahsen öğrencilik yıllarımda bira köpüğünün biranın üzerinde yarattığı etkiden bihaber olan ben, özellikle bara gittiğimde önüme gelen biranın köpüğü ne kadar fazla olursa biramdan o kadar çalınmış olduğunu düşünerek başta barmen olmak üzere garsonla ikisine içimden küfür ederdim. Amaç minimum maliyetle maksimum kafa düzeyi olduğundan lezzet her zaman geri planda olur hatta bira biradır mantığıyla kayıtsızca içilirdi. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Bira köpüğü, biranın olmazsa olmazıdır ve şıradaki nişasta ve şekerle beslenen bira mayasının ürettiği karbondioksit sayesinde oluşur. Köpüğün yoğunluğu ve bardaktaki ömrünü etkileyen unsurlar kullanılan maltın ve diğer katkı maddelerinin türü ile servis edilen bardağın şeklidir. Örneğin buğday biralarının köpüğü arpayla üretilen biralara göre daha uzun süreli ve daha yoğundur. Biranın köpüğünün kalitesi, biranın kalitesinin anlaşılmasında başvuracağımız kriterlerden biridir. Köpük taneleri ne kadar küçük olursa sürdürülebilirliği de o kadar artar. Tanelerin büyük olması köpüğün hızlı bir şekilde yok olmasına sebep olur. Köpüğün tanelerinin boyutu ve ömrü biranın servis edildiği ısıyla da ilişkilidir. Biranız ideal içim ısısının altındaysa köpükler daha büyük taneli olacak ve daha hızlı kaybolacaktır. Bu durumda biranızı soğutarak tekrar servis etmeyi deneyiniz. Bira köpüğü biranın üzerinde adeta yalıtım malzemesi görevi görerek ısınmasını engellediğinden bardakta daha uzun süre kalması tercih edilir.<o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Bira köpüğünün diğer bir olumlu etkisi ise biranın lezzeti üzerindedir. Biranın köpürmesiyle biradaki aromalar daha ön plana çıkar ve böylece birayı gerçek lezzetinde içerek hakkını vermiş olursunuz. Bunu anlamanın en kolay yolu olarak aynı marka iki birayı uygun oranda köpürterek ve köpürtmeden bardağa boşaltınız. Sadece koklayarak bile köpüklü olanda daha yoğun aromalar hissedeceksiniz. <o:p></o:p></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal">Birayı bardağa doldururken başlangıçta 45 derecelik açıyla bardak eğilir ve bardağın 2/3’ü bu şekilde doldurulur. Kalan kısım için ise bira bardağa dik olarak boşaltılır ve 2 parmaklık köpük oluşumuna izin verilir. Düzgün bir köpük oluşumu için bardağın da kuru olmasına dikkat edilmelidir. Yıkandıktan sonra kurulanmayan bardaklarda kalan su köpük oluşumunu azaltmaktadır.<o:p></o:p></div></div>butik birahttp://www.blogger.com/profile/02957904580873609824noreply@blogger.com0